30 Haziran 2013 Pazar

Antibiyotik Nasıl Kullanılır?

ANTİBİYOTİK NASIL KULLANILIR?

Antibiyotik tedavisinde doz miktarı ve ilacın kullanım süresi oldukça önemli olduğundan antibiyotik ilaçlar gelişigüzel kullanılmamalı, mutlaka doktor tarafından reçete edilmelidir. Kişinin kendi kendini tedavi etmeye kalkışmasından kaynaklanan bu hareket kişinin hastalığını tedavi etmek yerine daha kötü hale getirebilir. Özellikle antibiyotik ilaçların kullanımında bu tür hareketlerden kaçınmak gerekir. Antibiyotik tedavisi belirli bir süreye yayılır ve bu süre bitmeden antibiyotik ilaç alımı sonlandırılmaz. Örnek verecek olursak; doktorumuzun bize vermiş olduğu 7 günlük bir antibiyotik tedavisinin 4. gününde hastalığın etkileri geçtiği için ilaç bırakılmaz, 7 gün boyunca kullanmaya devam edilir. Antibiyotik tedavisini yarıda kesmek kişiye fayda sağlamayacağı gibi bakterilerin vücutta daha fazla direnç kazanmasına neden olabilir.

Antibiyotik tedavisi yapılırken bir yandan başka ilaç ya da ilaçlar da kullanılmak zorunda kalınabilir. Burada da rastgele bir ilaç kullanılması durumunda, antibiyotiklerin etkisi azalabilir ya da tamamen yok olabilir.

Antibiyotik ilaçlar, grip gibi virüslerin neden olduğu hastalıklarda kullanılmaz. Bugüne kadar antibiyotik ilaçların hiçbir virüse karşı etkili olduğu görülmemiştir.

Her antibiyotik her hastada kullanılamaz çünkü yan etki yapabilir. Örnek verecek olursak böbrek yetmezliği rahatsızlığı olan bir hastaya tetraksilin grubu antibiyotik ilaç verilirse ürenin kana karışarak kişinin kanında zehirli atıkların çoğalması gibi ciddi bir sorun ortaya çıkabilir.

Hamilelik döneminde de antibiyotik kullanımı bilinçsiz bir şekilde yapılırsa anne ve bebeğin ikisi birden zarar görebilir. Antibiyotik ilaçlar anneden bebeğine geçer. Annenin mutlaka antibiyotik kullanması gerekiyorsa, hamileliğinin ilk 3 ayı içerisinde penisilin ve spiramisin grubu antibiyotikleri kullanmalıdır.

Bazı antibiyotik ilaçlar aç karnına bazıları ise tok karnına alınamaz. Bu husus çok önemlidir. Ayrıca bazı antibiyotikler bazı yiyecek ve içeceklere karşı duyarlıdırlar. Örneğin; tetrasiklin grubu antibiyotikler süt ile birlikte alınamaz. Eritromisin, verem hastalığı ilaçları ve Metronidazol türü antibiyotikler yemekle beraber alınmaz. Ampisilin, Penisilin ve Amoksisilin grubu ilaçlar ise meyve suyu gibi içeceklerle birlikte alınamaz.

Ülkemizde insanlarımızın birçoğu gelişigüzel antibiyotik ilaçlar kullanmaktadır. Hemen her hastalıkta buzdolabında sakladıkları herhangi bir antibiyotiği kullanılar. Oysa her antibiyotik her bakteriye karşı etkili değildir. Hangi ilacın kullanılacağını sadece doktorlar belirler. Ülkemizde en sık yapılan diğer hata ise konuda da belirttiğimiz üzere yetersiz antibiyotik kullanımıdır. Bazı kişiler antibiyotik tabletlerini büyük olduğu gerekçesiyle kırarak yarısını alırlar. Oysa ki tabletler zaten yeterli doza göre alınmıştır ve küçük dozda alınan ilacın bir etkisi olmayacaktır. Diğer en sık yapılan hata ise iyileştiğini düşünerek antibiyotik tedavisini yarım bırakmaktır. Kendimizi iyi hissetsek bile doktorumuzun belirlediği süreye mutlaka uyulmalıdır.

İlgili aramalar: antibiyotik nasıl kullanılır? antibiyotik nasıl kullanılmalı? antibiyotik kullanırken nelere dikkat etmek gerekir? antibiyotik kullanımı nasıl olmalı?

İlaç Nedir?

İLAÇ NEDİR?

Hastalıklardan korunmak, hastalıkları iyileştirmek ya da hastalığın vücuda verdiği her türlü etkiyi baskılamak amacıyla; genellikle bitki özlerinden ayrıştırılarak elde edilen; canlılara ağız yolu, solunum yolu, damar yolu, kas altı dokusu gibi değişik yollardan verilebilen; doğal, yarı doğal ya da kimyasal madde formlarına ilaç denir. İlaçlar tablet, sıvı, toz, granül, kapsül, krem, jel gibi kullanılacağı yere göre bir çok formda hazırlanmaktadır.

İlaç kullanımının insanlık tarihindeki yeri çok eskidir. İnsanlar milattan önce bile çeşitli bitki ve hayvan parçalarını ilaç olarak kullanmışlardır. Bildiğimiz en eski ilaç kullanımı M.Ö. 3000 yılında Sümerlilere aittir. Eski Mısır ve Çin'de en eski ilaç kullanılan medeniyetler arasındadır. Çeşitli bitkiler ve hayvan parçaları tek tek ya da birlikte kaynatılarak kocakarı ilacı dediğimiz ilaçlar elde edilmiş ve bu ilaçlar bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. İnsanlar bugün sadece kendileri için değil hayvanlar içinde çeşitli ilaçlar üretmektedir. Hayvanlarda bazı hastalıklar karşısında bitkilerden faydalanırlar. Normalde etobur olan kedi, köpek gibi hayvanlar hasta olduklarında içgüdüsel olarak bazı otları yerler.

Günümüzde ilaç sanayi oldukça gelişmiştir ve modern şartlarda, el değmeden, son derece steril ortamlarda üretim yapılmaktadır. Bunun yanısıra bir ilacın ilgili devlet kurumlarında onay alması ve seri üretime geçilmesi ancak ciddi kalite standartlarından geçtikten sonra yapılabilmektedir. İlaç sanayinin bu kadar gelişmiş olması yine bizim işimize yaramaktadır. Eskiden insanların hayat kalitesini oldukça düşüren hatta ölümlerine sebep olan bir çok hastalık bugün ki modern tıp ve ilaç sanayi sayesinde sorun olmaktan çıkmıştır.

İlgili aramalar: ilaç nedir? ilk ilaç ne zaman kullanılmıştır? ilaç formları nelerdir?

Genital Bölge Nedir?

Genital bölge kadınlarda ve erkeklerde üreme organlarının bulunduğu bölüme verilen isimdir. Bu bölgeden kasık bölgesi diye de bahsedilir.

Samsung Galaxy W I8150

Kesenize uygun, Android yüklü bir akıllı telefon arıyorsanız Samsung Galaxy W I8150 size göre olabilir.


Artık salt cep telefonu olmaktan öte birçok işlemi yerine getirebilen ve sunduğu birçok özellikle adeta bilgisayar vazifesi gören akıllı telefonlar, gün geçtikçe daha da "akıllanıyor" ve özellikleri hızla gelişmeye devam ediyor. Ancak akıllı telefon sektöründe rekabet öylesine yoğun ki, kullanıcılar hangi cihazı alması konusunda gerçekten de kararsız.

Eğer siz de bu durumdaysanız öncelikle ihtiyacınızı gözden geçirmenizde fayda var. Eğer orta seviye bir akıllı telefon işimi görür diyorsanız, Samsung Galaxy W I8150, beklentilerinizi fazlasıyla karşılayan bir ürün. Diğer pek çok Samsung telefonda olduğu gibi nispeten hafif olan ve 114.7 gramlık ağırlıyla dikkat çeken cihazın dahili hafızası sadece 1.7 GB. Ancak istendiği taktirde elbette bu kapasite artırılabiliyor ve 32 GB'a kadar depolama birimi yükseltilebiliyor.

Ekranı 3.7 inç olan ve 480x800 piksel çözünürlüğe ulaşabilen cihazın 5 megapiksel dahili bir kamerası da bulunuyor. 2592x1944 piksel çözünürlüğünde fotoğraf çekimi yapabilen ve LED flaşı ile gece çekimini de mümkün kılan cihaz, 720p formatında da video çekimi yapabiliyor.

1.3 GHz Scorpion işlemci kullanmasının yanında Android işletim sistemi altında çalışan ürün, Flash içerikleri de haliyle oynatabiliyor ve bu haliyle iPhone'un önüne geçmeyi başarıyor. 3G modunda 8 saate kadar konuşma süresini mümkün kılan ve şık tasarımıyla bizden artı puan alan Samsung Galaxy W I8150, WiFi, Bluetooth ve 3G gibi bağlantı teknolojilerini de destekliyor.
  • Uzun batarya ömrü
  • 1.4 GHz hızındaki işlemcisi
  • Kamerasındaki odaklama problemi

Sonuç

Sadece tasarımıyla değil performansıyla da geçer not alan Samsung'un Android cihazı, orta seviye akıllı telefon arayanlar için ideal bir ürün.

HTC One'a Kırmızı Renk Seçeneği

HTC'nin yüzünü güldüren amiral gemisi One için farklı varyasyonlar ve seçenekler hazırlanmaya devam ediyor. Önümüzdeki günlerde kırmızı One Avrupa'da satışa sunulacak.


HTC'nin gümüş ve siyah renk seçeneğine sahip tümüyle alüminyum alaşımdan üretilen akıllı telefonu One'a yeni renk seçeneği ekleniyor.
Glamour red adındaki özel kırmızı kaplamasıyla dikkat çeken telefon, ilk olarak İngiltere'de satışa sunulacak. 4u adlı perakendeci tarafından satılacak olan telefon, yine diğer seçeneklerde olduğu gibi aynı fiyata sahip olacak.





Temmuz ayının ortalarına doğru satışa sunulacak kırmızı OneTemmuzayının sonlarına doğru Avrupa'nın diğer ülkelerine dağıtılacak. Bakalım ülkemize bu renk seçeneği ne zaman gelecek?

Windows Phone'lu W1, 1 Milyon Sattı..

Huawei'nin fiyat performans odaklı akıllı telefonlarından Ascend W1, 1 milyon satış barajını geçmeyi başardı. Windows Phone sisteminin en başarılı rakamlarından biri Huawei'den.



Çinli mobil iletişim devi Huawei, özellikle alt yapı alanında oldukça ünlü bir firma. Son yıllarda kendi adına akıllı telefon üretimine hız veren Huawei, yükselişini sürdürüyor.
Geçtiğimiz günlerde Ascend P6 modeliyle dünyanın en ince akıllı telefonunu tanıtan HuaweiAscend W1 ile 1 milyon satış başarısını yakaladığını duyurdu.
Fiyat performans odaklı Windows Phone 8 modellerinden olan Ascend W1, 1 milyon satış barajını geride bırakarak hem Microsoft hem de Huawei için büyük bir başarı yakalamış oldu.





Avrupa'da MartABD'de ise Ocak ayında satışa sunulmuş olan Ascend W1, esasında çok iddialı bir model olmaması ve reklam yapılmamasına rağmen ulaştığı etkili satış rakamlarıyla sektördeki oyuncuları şaşırttı. Özellikle Windows Phone ekosistemine büyük yatırım yapan Nokia'nın bu gelişme karşısında nasıl bir düşüncede olduğu merak konusu.
Huawei, Nokia ile rekabet etmiyor!
Huawei'den gelen açıklamalardan biri de firmanın Nokia ile rekabet etme üzerinde yoğunlaşmadığı, Windows Phone ekosistemini Microsoft veNokia ile beraber ileri seviyeye taşımak için yoğunlaştıkları aktarıldı.
Huawei Ascend W1'i daha önce CES 2013'te inceleme fırsatı bulmuştuk. Modeli merak ediyorsanız buradaki inceleme videomuza ulaşabilirsiniz.

29 Haziran 2013 Cumartesi

Fetüs Nedir?

FETÜS

Gebeliğin 9. haftasından sonra doğuma geçen kadar sürede, anne karnındaki bebeğe tıp dilinde fetüs denir. Gebeliğin 3. ayından önce embriyon olarak ifade edilen bebek 3. ayın başından itibaren yani 9. haftadan itibaren 9 cm'lik bir boya sahiptir ve fetüs görünümü kazanmıştır. Fetüsün başı boyunun yarısı büyüklüğündedir ve kollar, bacaklar şeklini almıştır. Fetüsün doğuma kadar devam eden bu dönemine fetal dönem adı verilir. Organların gelişimi bu dönemde devam eder.

İlgili aramalar: fetüs nedir?

Agiz Bakimi ve Dis Sagligi ile Ilgili Onemli Bilgiler

              Ağız ve Diş Sağlığı Önemli                                                                          İpuçları
  İş işten geçtikten sonra bazı şeylere önem göstersen ne işe yararki, özelliklede gençken diş sağlığımıza önem göstermeyiz dişlerimizi fırçalamayız ve ilerki zamanlarda dişlerimiz sararır bu yüzden çok pişman oluruz.Bu tamamen yanlış bir davranıştır.


   Bugünkü teknoloji ile birkaç farklı yöntem ve kalitede yapay dişler takılabiliyor fakat hepimiz çok iyi biliyoruz ki bunlar asla gerçek dişlerin yerini tutamaz.Gerçek dişler çok daha sağlıklı ve dayanıklıdır. Bu yüzden henüz çok geç olmadan ağız sağlığımıza dikkat etmeli ve diş fırçalama konusunu dikkate almalıyız. Bakalım iVillage’de geçen haber bu konuda bizlere neler söylüyor:

   Ağız bakımına 5 dakika ayırmak günlük düzeninizi bozar mı? Seneler geçtikçe vücudumuzun diğer bölümleri etkilendiği gibi diş ve dişetlerimiz de etkileniyor.Bu nedenle ağız sağlığı çok önemli. Günlük ağız bakımında küçük değişiklikler yaparak, dişleri uzun süre daha sağlıklı tutmak mümkün. İşte daha iyi bir ağız sağlığı için diş hekimi Kıvanç Cebesoy’dan ipuçları:

İyi besinler tüketin
   Sağlıklı beslenmek iyi ve sağlıklı yaşamanın olmazsa olmazı, ancak bazı yiyeceklerin özellikle dişlerimize faydalı olduğunu biliyor musunuz? Elma, armut, kereviz, havuç, karnabahar, çilek gibi meyve ve sebzeler içeriklerindeki doğal liflerin tükürükle birleşmesi sonucunda doğal olarak dişleri temizler ve bakterileri yok eder. Bazı besinler ise, bu durumunun tam tersine etki gösterir ve dişleri hızla lekeler. Kahve, çay, yaban mersini, frenküzümü, turunçgil suları, gazlı içeçekler ve kırmızı şarap dişler üzerinde leke bırakır. Kısaca eğer bir yiyecek tişörtünüzü lekeliyorsa, dişlerinizi de lekelemesi kaçınılmazdır.

En az 2 dakika fırçalayın
   Dişleri fırçalamak için ayrılan süre en az iki dakika olmalıdır, yani sadece 120 saniye. Ancak çoğu yetişkin bu sürenin yakınına bile gelememektedir. Dişlerinizi fırçalarken kronometre kullanın, böylece diş fırçalamak için kendinize yeterli zamanı ayırmış olursunuz. Kısa ve nazik hareketlerle dişlerinizi fırçalayın, dişeti çizgisine,zor erişilen arka dişlere,dolguların temizlenmesine ayrıca önem gösterin. Tüm bölümlerin iyice temizlenmesine konsantre olun.
• Tüm dişleri ve yüzeyleri temizleyin – iç, dış ve çiğneyici yüzeylerle birlikte dişetlerini fırçalayın.
• Eğer dişleriniz kanıyorsa fırçalamaya ara vermeyin. Dişeti hastalığının ilk aşaması olabilir ve doğru şekilde fırçalayarak önleyebilirsiniz. Dişetleriniz iki haftadan fazla süredir kanıyorsa mutlaka bir diş hekimine görünmelisiniz.
• Daha taze nefes için, dilinizi de mutlaka fırçalayın.


Doğru fırçayı seçin
   Dişleri fırçalamayı bilmek kadar fırça seçimi de önemlidir. Diş hekimlerinin çoğu düz küçük başlı ve yumuşak diş fırçalarının, plakları temizlediği için en iyi seçim olduğu konusunda hem fikir. Pilli diş fırçaları ise elle fırçalamaya oranla daha etkindir. Ayrıca 3 ayda bir yada fırça yıprandığında diş fırçası mutlaka yenisi ile değiştirilmelidir.


Diş ipini ihmal etmeyin
   Ne kadar uğraşırsanız uğraşın diş fırçasının ulaşamadığı yerler olacaktır. Fırçanın ulaşamadığı ara bölgelerde kalan besin artıklarını ve plakları temizlemek için diş ipi kullanılmalıdır.


Kalan bakterilerden ağız gargarası ile kurtulun
   Dişler ağız yüzeyinin sadece dörtte birini kapladığından, kalan ağız yüzeyi fırça ve diş ipi ile yapılan temizlikten sınırlı fayda sağlar ve ulaşılamayan yüzeylerdeki bakteriler hızla çoğalarak dişlerin üzerine ve tüm ağıza yeniden yayılırlar. Bu nedenle sadece dişleri fırçalamak yetmez . Bakteri plağına karşı etkili ve sürekli kullanıma uygun bir ağız gargarası, fırça ve diş ipi ile beraber günlük etkin bir ağız temizliği sağlar. Sabah ve akşam düzenli olarak bakteri plağına karşı etkili ve sürekli kullanıma uygun bir ağız gargarası kullanmak, fırçalama ve diş ipinden arta kalan tüm bakterileri öldürür.

Bu bilgilere dayanarak dişlerinize bakarsanız emin olun ki çok çekici ve beyaz bir gülüşe sahip olursunuz.

Epidemi Nedir?

EPİDEMİ

Herhangi bir hastalığın bir bölgede anormal bir şekilde fazla görülmesidir. Epidemiye zemin hazırlayan hastalığın mikrobunun bulaşma yöntemi, içinde yaşanılan coğrafya gibi bazı unsurlar vardır. Epidemik hastalıklar hızlı bir şekilde yayılırlar ve bulundukları bölgedeki nüfusun çoğu üzerinde etki gösterirler. Afrika'da görülen sıtma hastalığı halkın çoğunun hayatında bir dönem görüldüğü için epidemik hastalığa bir örnek teşkil etmektedir. Yine ortaçağda Avrupa'da görülen veba hastalığı da salgın halinde yayılarak çoğu insanın hayatına mal oldu.

Endemi Nedir?

ENDEMİ

Yalnızca belirli bir yöreye özgü olarak görülen ya da görüldüğü bölgede sürekli olarak devam eden hastalıkları tanımlamak için kullandığımız tıbbi bir terimdir. Gelişmiş ülkelerde görülmeyen fakat Afrika kıtasındaki fakir ülkelerde görülen pek çok hastalık endemik özellik gösterir. Afrika ülkelerindeki insanların çoğu yetersiz beslenmektedir. Su kaynakları da yetersiz olduğu için bu bölgede yaşayan insanlar yetersiz beslenmeye ve kirliliğe bağlı olarak gelişmiş ülkelerde görülmeyen pek çok hastalıkla karşı karşıya kalmaktadırlar. Buradan da anlaşılacağı üzere toplumların yaşayış şekli, beslenme şekli gibi bazı unsurlar, endemi hastalıklarının yayılmasında önemli rol oynamaktadır.

İlgili aramalar: endemi nedir? endemik ne demek?

ANDROİD 4.3 GALAXY S4 TE

Evet arkadaşlar bir önceki paylaşımda bahsettiğim gibi Galaxy S4  için Android 4.3 ü nasıl yükleriz konumuz bu.


http://www.sammobile.com/2013/06/28/install-android-4-3-on-your-galaxy-s4-gt-i9505-ported-from-google-play-edition-gt-i9505g/ evet arkadaşlar bu linkte S4 için Android 4.3 romunun talimatları var. kolay gelsin :D

Android 4.3, Galaxy S4'te böyle çalışıyor!

Galaxy S4 üzerinde bir süredir test edildiği ortaya çıkan Android 4.3 (yine "Jelly Bean" kod adını taşıyor), cihazın "Nexus" sürümünün yanında orijinal sürümünde de (GT-I9505 Snapdragon) çalıştırıldı. 

Sammobile'ın eline geçen ve "saf Galaxy S4"e ait olan Android 4.3, site tarafından Snapdragon'lu Galaxy S4'e port edilmiş bulunuyor. Android 4.3'teki yenilikler arasında yenilenen kamera arayüzünün yanında küçük arayüz değişiklikleri göze çarpıyor.


Sammobile, Android 4.3'ün 4+4 çekirdekli Exynos işlemcili Galaxy S4'te çalışıp çalışmadığı konusunda herhangi bir bilgi vermiyor.










Eğer sizde Snapdragon işlemcili bir Galaxy S4'e sahipseniz, risk almayı seviyor ve garantinizin yanmasını göze alıyorsanız, Android 4.3'ü yüklemek için bi sonraki yaını takip edin.

28 Haziran 2013 Cuma

HTC yaklaşık iki yıl süren bir bocalama döneminden sonra turnayı HTC One ile gözünden vurmayı umuyor. Tayvanlı elektronik devi One X, One S ve One V cihazlarıyla ulaştığı tecrübe ve çıkardığı derslerin hepsini süper akıllı telefon segmentinin en iddialı ürünlerinden HTC One'da harmanlamış gözüküyor. Artıları eksilerine kıyasla oldukça ağır basan yeni HTC One'ın detaylı inceleme testinde başta Galaxy S4 olmak üzere, Sony Xperia Z, LG Optimus G Pro ve iPhone 5'den oluşan akıllı telefonların şampiyonlar liginin bu yeni üyesi hakkındaki detaylara derinlemesine göz atabilirsiniz.

HTC tüm umutlarını yeni amiral gemisi ürünü HTC One'a bağlamış durumda ve Tayvanlı elektronik devinin bu sefer kaybetmeye tahammülü yok. Firmanın HTC One serisinin önceki üyeleri aslında gayet iyi ürünler olmalarına rağmen çoğu zaman yanlış zamanda piyasaya sürülme ve de özellikle yanlış pazarlama stratejileri sebebiyle kendilerinden beklenen başarıyı gösteremediler. Fakat HTC One cephesinde bu sefer işler daha farklı olacak gibi.

HTC One'ı elinize aldığınızda adeta içinizden cihazı bırakmak bırakmak gelmiyor.Özellikle plastik alaşımlı malzemeden üretilen ve maalesef ister istemez insanda ucuz bir izlenim bırakın Galaxy S4'e kıyaslanamayacak kadar sağlam bir duruşa sahip olan HTC One kulanıcısına ilk bakışta büyük bir güven veriyor.
Dizayn ve İşçilik

Aynen HTC One X+ olduğu gibi HTC One'ın kasası da alimünyum alaşımlı çok hafif bir malzemeden yekpare (tek parça) olarak üretilmiş. Bu anlamda cihazın pilini değiştirmek gibi bir imkanınız bulunmamakta. Cihazın arka tarafının sağ ve sol kenarlara doğru simetrik olarak eğime sahip olması HTC One'ın tek el ile kavranmasını kolaylaştırıyor. Malzeme kalitesi konusunda sınırları zorlayan ve HTC One X+'nın bile önüne geçen yeni HTC One üzerinde açma-kapama ile ses yükseltme ve alçaltma tuşları ile beraber toplamda üç farklı düğme bulunuyor. Başka bir deyişle iPhone ve Galaxy serisi cihazlardan aşina olduğumuz menü tuşları HTC'nin bu ürününde de tercih edilmemiş.

HTC One'ın kasası üzerinde mikrofon girişi üst tarafta yer alırken microUSB girişinin alt tarafa yerleştirildiğini görüyoruz. Cihazın açma kapama tuşu ise sol üst tarafta yer alıyor. Bu durum solak kullanıcılar için bir dezavantaj olarak görülebilir, zira bu tuş üst taraf yerine ortaya yerleştirilmiş olsaydı solakların tek el ile işlem yapması daha kolay olabilirdi. HTC One'ın ses açma kapama tuşları ise cihazın sağ tarafında bulunuyor. Cihazda üst ve altkısımlarda iki adet hoparlör çıkışı bulunuyor.

Ekran


Çizilmeye karşı dayanıklı Gorilla Glass ekran camı kullanan HTC One'ın 4.7 inçlik Full HD ekranı 1920 x 1080 piksel çözünürlüğe ve 468 ppi ekran derinliğine sahip. Mevcut akıllı telefon piyasası süperstarları içerisinde Sony Xperia Z ve LG Optimus G Pro'yu görüntü alanında net bir şekilde geride bırakan HTC One Galaxy S4'ün kağıt üzerinde biraz gerisinde kalıyor gibi gözükse de aslında arada çok da anlamlı bir fark yok HTC One'ın ekranı en zor açılardan bile net bir şekilde görüntülenebilmekte. HTC One'ın ekranın güneş ışığı altında nasıl bir görüntüleme performansı gösterdiğini Berlin'in gün ışığı konusundaki yetersizliğinden dolayı test etme imkanı bulamıyoruz.

Yazılım


HTC One içerisinde Android 4.1.2 yüklü olarak geliyor. Cihaz içerisindeki kullanıcı arayüzü ilk defa HTC One'da hayat bulan HTC Sense 5. Sense 5 önceki sürümlerine göre çok daha dinamik ve sade bir kullanım tecrübesi sunuyor. HTC One'ın menüleri arasında dolaşırken firmanın sadece donanım değil yazılım anlamında da kullanıcılarını her anlamda tatmin etmeyi amaçladığını net bir şekilde görüyorsunuz.

Sense 5 içerisinde hemen her zevke uygun kişiselleştirme seçenekleri çok geniş bir yelpaze içerisinde kullanıcılara sunulmakta. Cihazın kullanımda en önemli ayarlar çok az zaman harcanarak kolaylıkla bulunabiliyor. Sense 5 launcherı cihaz içerisinde yüklü olan uygulamaları telefon, mesajlaşma, web tarayıcısı ve de kamera olarak 4 ana başlık altında sınıflandırıyor.




HTC Sense 5 ile özelliklerden bir tanesi de BlinkFeed. HTC One'ın ana menüsü üzerinde yer alan bu özellik sayesinde Facebook ve Twitter gibi sosyal medya hesaplarınıza gelen tüm haberleri görüntüleme şansınız oluyor. Buna ilaveten tercih ettiğiniz kanallardan da haber akışı sağlayabiliyorsunuz. Fakat bu uygulama içerisine HTC tarafından önce belirlenmişkategorilerdeki potansiyel içeriğin dışından eklama yapamıyor olunuşu ve aynı zamanda bazı haber akışlarının sadece WiFi kablosuz bağlantı üzerinden gerçekleştirilebiliyor oluşu BlinkFeed'in eksileri olarak göze çarpıyor.

HTC One'ın kendisini akıllı telefonlarını değiştirmek amaçlı almış alan kullanıcılara özel olarak Google Play üzerinden verdiği hoş bir destek ağı da mevcut. Bu noktada HTC aynı zamanda tercih edilmesi durumunda kişisel bilgisayarlarını kullanmayı tercih eden kullanıcılara özel de bir takım kullanıcı dostu yardım özellikleri sunmakta.
Değinmeden geçemeyeceğim başka bir özellik ise HTC'nin üzerinde önemle durduğu Beats Audio ses standartlarının HTC One'da bulduğu anlam. Tayvanlı üreticiyi ses anlamında diğer telefonların önüne geçiren Beats Audio teknolojisi ile HTC One'da tam anlamıyla yerini bulmuş görünüyor. HTC One'ın güçlü hoparlöründen Boom Sound yazılımının dest müzik dinlemek ve video izlemek her ne kadar keyifli olsa da HTC Beats Audio'nun tadını tam anlamıyla çıkarabilmek için biraz paraya kıyıp tam stereo kulaklık almak bence bir şart. 
HTC One'ın sanal klavyesi kullanıcılarına Swype tarzı kaydırma yaparak giriş imkanı tanıyor. SMS mesajları yazmak ya da WhatsApp üzerinden chat yapma konusunda herhangi bir sıkıntı gözlemleyemediğim HTC One'ın sanal klavyesinin deneme şansı bulduğum rakipleri Xperia Z ve LG Optimus G Pro'nun gölgesinde kaldığını söyleyebilirim.


İşlemci ve Performans


HTC One içerisinde 2GB'lık sistem RAM'i ile desteklenen 1.7 GHz'lik Qualcomm Snapdragon 600 dört çekirdekli işlemci ile geliyor. Günümüz koşullarında bir akıllı telefonun sahip olabileceği en hızlı işlemciye sahip olan cihaz adeta ışık hızında çalışarak kendisinden bekleneni fazlasıyla veriyor.
Multitask yani aynı anda bir anda fazla işlemi yapabilme anlamında kullanıcısına adeta bir rüyayı yaşatan HTC One ile müzik dinlerken aniden fotoğraf çekme kararı aldığınızda komutunuza anında aldığınız tepki kendinizi gerçekten çok özel hissettiriyor. HTC One size müzik keyfinizden feragat etmeden fotoğraf çekebilmenin keyfini yaşatıyor.
HTC One'a düzdüğüm bu iltifatlardan sonra cihazın yüksek performansının ortaya çıkardığı bir sıkıntıdan bahsetmeden edemeyeceğim. HTC One çok çabuk ısınma özelliği ile beni biraz şaşırttı. Her ne kadar soğuk Berlin günlerinde sıcak bir telefonun elimi ısıtması hoş bir hissiyat verse de HTC One gibi süper akıllı telefon sınıfının üyesi bir telefonun hiç bir şekilde ısınma problemi yaşamamasını beklerdim.
Aşağıda HTC One'ın AnTuTu testlerindeki performansına göz atabilirsiniz. Test sonuçlarında HTC One ile en büyük rakibi Galaxy S4'ün kafa kafaya olduğu dikkat çekiyor.



Kamera


HTC One'ı özel kılan özelliklerinden önemli bir tanesi de cihazın kamerası.HTC bu yeni cihaz ile ''Ultra Piksel'' isimli yeni bir teknolojiyi dünyaya tanıtıyor. Firma bildiğimiz piksel kavramını yeniden tanımlıyor ve de ultra piksel adını verdiği yeni birimine daha fazla ışık ve piksel kazandırken birim alana düşen noise'u azaltarak fotoğraf kalitesini arttırıyor.
HTC'nin bu tanımlaması sadece teoride değil gerçek hayattada karşılık buluyor. HTC One ile yaptığım fotoğraf çekimlerinden gerçekten de harika sonuçlar aldığımı söylemeliyim. Özellikle ofiste enine boyuna deme fırsatı bulduğum Galaxy S3 ve Sony Xperia Z'ye göre HTC One hemen her anlamda çok daha yüksek bir performsans sergiliyor. 




HTC One'ın kamera çekim performansını yeterli ışık koşullarında test edebilmeyi istemekle birlikte elimden bir şey gelemeyeceği için bu isteğimi en azından bir kaç hafta ertelemek zorundayım. Fakat bu noktada sizlere ulaşmış olduğum sonuçların değişebileceğini hatırlatmak isterim.


HTC One'ın hem ön hem de arka yüz kameraları HDR (Higher Dynamic Range) fotoğraf çekme özelliğine sahipler. HDR'ın yarattığı olumlu farkı aşağıda aynı açı ve ışık koşullarında çekilmiş iki fotoğraf üzerinde görebilirsiniz.

Pil


HTC One'ın yekpare kasası kullanıcılarına uzun cadede pil değişikliği yapma esnekliğini sunmuyor. 2300 mAh güce sahip olan HTC One'ın pili içerisinde yer alan canavar işlemciyi günlük kullanımda etkin bir şekilde çalıştırmaya fazlasıyla yetiyor. Cihaza biraz fazla yüklendiğimde (Facebook, WhatsApp ve youtube üzerinde geçirilen uzun saatleer) ise pilin ortalama 7 saat civarında dayandığına şahit oluyorum. Fakat ne olursa olsun HTC One'ın pil performansına çok da fazla övgü düzmemeyi tercih ederim. 



HTC One'ın Teknik Özellikerine Bakış

  • Ekran: 4.7 inç boyut / 1.920 x 1.080 piksel çözünürlük / 468 ppi ekran derinliği
  • İşlemci: 1.7 GHz, Qualcomm Snapdragon S600 dört çekirdekli işlemci
  • Sistem Hafızası: 2 GB RAM
  • Depolama Kapasitesi: 64 GB / microSD kart girişi yok
  • Arka Yüz Kamerası: 4 MP (Ultrapiksel-teknolojisi)
  • Ön Yüz Kamerası: 2.1 MP,geniş açı özelliği
  • Mobil işletim sistemi: Android 4.1.2 Jelly Bean / HTC Sense 5 kullanıcı arayüzü
  • Bağlantılar: NFC, Bluetooth 4.0
  • Boyutlar: 137.4 x 68.2 x 9.2 milimetre
  • Ağırlık: 143 gram
  • Pil: 2.300 mAh

HTC One Türkçe İnceleme Videosu

AndroidPIT editörlerinden Gökhan'ın yapmış.olduğu incelemeyi youtube üzerinde izlemek için burayı tıklayınız

Sonuç

HTC'nin büyük umutlar bağladığı amiral gemisi ürünü HTC One her ne kadar bugüne kadar kendisini piyasaya her anlamda kabul ettirmiş Galaxy S serisi cihazların sonuncusu S4'ün gölgesinde piyasaya sürülmüş olsa da muhteşem dizaynı, malzeme kalitesi ve sofistike yazılımsal özellikleri ile mevcut piyasanın en iddialı ürünlerinin başında geliyor. Özellikle 468 ppi'lik mükemmel ekranı ile dikkat çeken HTC One malzeme kalitesindeki yüksek standartlar ve de işçiliği ile adeta iPhone'ların bir akrabası gibi.
Elinize aldığınızda bırakmak istemediğiniz, adeta ışık hızıyla çalışan HTC One ile geçirdiğim zaman içerisinde dikkatimi çeken başlıca eksikler ise cihazın kolay ısınıyor oluşu, açma kapama ile ses tuşlarının farklı yüzlerde yer alması (özellikle açma kapama tuşunun yeri) ve yeni HTC Sense ile gelen BlinkFeed özelliğinin herkese hitap edememesi. Fakat bu saydığım eksiklikler bir cihazı değerlendirirken büyük resim içerisinde biraz kayboluyorlar. 
Her anlamda Galaxy S4'e karşı çatır çatır rekabet edebilecek HTC One'ın piyasaya sürülüş tarihini de oldukça yerinde bulduğumu belirtmeden edemeyeceğim. Zira HTC yeni süperstar cihazını S4'den önce çıkararak bir anlamda rakibine gözdağı vermiş oldu. Kanımca HTC One, Tayvanlı elektronik devi HTC'yi rahatlıkla yeniden zirveye taşıyabilecek bir cihaz. HTC One'ın Türkiye'ye ne zaman gireceği ve de fiyatının ne olacağı konusunda an itibariyle herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Gelişmelerden sizleri AndroidPIT haber portalı üzerinden haberdar ediyor olacağı

Dolaylı Bulaşma Nedir?

DOLAYLI BULAŞMA

Mikroorganizmaların hasta kişilerden sağlıklı kişilere değişik aracılarla taşınarak bulaşma yoluna dolaylı bulaşma denir. Üst solunum yolu enfeksiyonu olan biri ile aynı bardaktan su içerek hasta olmak dolaylı bulaşmaya örnek gösterilebilir. Hastalıklı kişinin tırnak makası, tarak, havlu, tıraş makinesi gibi kişisel temizlik ve bakım eşyalarını kullanmak çok çeşitli ve ciddi hastalıkların bulaşmasına neden olabilir. Bu sebeple kişisel eşyalarımızı yakınımız olsa bile başkaları ile paylaşmayalım ve biz de başkalarının kişisel eşyalarını kullanmayalım.

Dezenfeksiyon Nedir?

DEZENFEKSİYON

Bir yerin, bir maddenin, bir aletin ya da bir eşyanın hastalık yapıcı mikroorganizmalardan arındırılması işlemine dezenfeksiyon denir. Dezenfeksiyon işleminde hastalık yapıcı (patojen) organizmalar ya tamamen yok edilir ya da etkisiz hale gelmeleri sağlanır. Dezenfeksiyon çoğu zaman sterilizasyon ile karıştırılır. Sterilizasyon işlemi hastalık yapsın ya da yapmasın tüm mikroorganizmaları yok eder ve aslında dezenfeksiyon ile uzaklaştırılamayan zararlı mikroorganizmalara karşı kullanılır.

Çeşitli dezenfeksiyon işlemleri eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Suyu kaynatarak içmek, suyun bakır kaplarda saklanması buna birer örnektir. Suyun klorlanması da bir dezenfeksiyon işlemidir ve ilk olarak 1904 yılında sodyum hipoklorit kullanılarak uygulanmaya başlanmıştır.

YENİ BLACKBERRY Z10

BlackBerry, uzun zamandır üzerinde çalıştığı BB10 işletim sistemini nihayet pazara sundu. BB10 işletim sistemi, hızlı ve yenilikçi yapısıyla dikkat çekiyor.
Tuşsuz tasarıma alışın
BlackBerry Z10, tuşsuz tasarıma sahip bir akıllı telefon. Ekranın çevresinde hiç bir navigasyon tuşu bulunmuyor. Sistem içerisindeki hareketleri, parmak hareketlerinizle yapmanız gerekiyor.
Gerekli parmak hareketlerini unutmayın!
Parmağınızı aşağıdan ortaya doğru çektiğinizde aktif uygulama; ana ekrandaki çalışan uygulamalar kısmına doğru küçülüyor. Bu alanda maksimum 8 uygulama tutulabiliyor ve siz istediğiniz uygulamayı seçip işleminizi devam ettirebilir, ya da uygulamayı kapatabilirsiniz.
Parmağınızı yukarıdan aşağıya indirdiğinizde ayarlar sekmesi açılıyorken, ekranın alt kısmından, ortaya doğru parmağınızı hareket ettirdiğinizde bildirim paneli açılıyor; parmağınızı daha sonra sağ kenara doğru götürdüğünüzde ise Hub’a bağlanıyorsunuz.
Elveda BIS
Eskiden BlackBerry tabanlı cihaz aldığımızda, her ay alınan BIS paketleri, yeni nesil akıllı telefonlara göre en büyük dezavantajlardan birini oluşturuyordu. BB 10’da ise BIS paketi almanıza gerek yok. BBM gibi pek çok hizmeti ücretsiz olarak kullanabiliyorsunuz.
Akıllı klavye ve sizi tanıyan kelimeler!
Sanal klavyeyi kullandıkça, basma şeklinizi algılayarak size özel boşluklar oluşturan klavye, kullandığınız uygulamaya göre kelime tahmini çıkartıyor.
Kelime tahminini bir adım daha öteye taşıyan BlackBerry, sizin kurduğunuz cümlelere göre, her harfe bir kelime atıyor ve çok hızlı bir şekilde size cümle kurdurabiliyor.
Kısaca;
Yeni bir ekosisteme göre oldukça hazır bir şekilde piyasaya çıkan BB10,70.000 uygulamasıyla beraber kullanıcılarına farklı ve gelişmiş bir deneyim sunuyor. Telefonla ilgili pek çok detayı videomuzda öğrenebilirsiniz.

Atel Nedir?

ATEL

Kırık organların tespit edilerek hareketsiz hale getirilmesinde kullanılan tahta, metal ya da plastik araçlara atel denir. Atel, genellikle boyun kırıklarında ayrıca kol ve bacaklardaki uzun kemiklerin sabit kalması için kullanılır. Atel konulduktan sonra üzeri sargı yapılarak vücuda sağlam bir şekilde sabitlenir.

atel nedir


Atel kullanulacağı bölgeye göre değişik şekil ve açılarda tespit edilir. Günümüzde sadece kırıklarda değil değişik bazı hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır.

İlgili aramalar: atel nedir?

Antijen Nedir?

ANTİJEN

Protein veya polisakkarit yapısında olan, vücuda girdiğinde ya da herhangi bir yolla vücuda verildiğinde bağışıklık sistemini alarma geçirerek antikor oluşmasını sağlayan maddelere antijen denir. Antijenler girdiği bünyede alerjik tepkimelere sebep oluyorsa bu tür antijenlere allerjen adı verilmektedir.

İlgili aramalar: antijen nedir? allerjen nedir?

Zoonoz Nedir?

ZOONOZ

Hem hayvanlarda hem de insanlarda görülen hastalıklara zoonoz denir. Bu tür hastalıklara örnek verecek olursak kuduz, delidana, kist hidatik, veba gibi hastalıkları sayabiliriz. Bu hastalığın hayvandan insana bulaşanına zooantroponoz, insandan hayvana bulaşan türüne ise antropozoonoz denilmektedir.

Zoonotik hastalıklar değişik yollarda bulaşabilirler. Bakterilerle, virüslerle, mantar yoluyla ya da parazitler yoluyla bulaşabilen zoonotik hastalıklar tedavi edilmedikleri zaman tehlikeli sonuçları olabilecek hastalıklardır. Hayvanlardan bulaşan hastalıklar her zaman hayvanın kendisinden bulaşmayabilir. Hastalığı taşıyan hayvan bir inek ise onun etini yemekle ya da sütünü içmekle de hasta olunabilir. Tavuk gibi kümes hayvanlarının yumurtası da hastalık yaymaya müsaittir. Brusella (malta humması) hastalığı da süt ve süt ürünlerinden insana bulaşan ciddi bir hastalıktır.

İlgili aramalar: zoonoz nedir? zooantroponoz anlamı ne? antropozoonoz ne demek?

26 Haziran 2013 Çarşamba

Akromegali Nedir?

AKROMEGALİ

Ergenlik dönemi bittikten sonra, büyüme hormonunun çok fazla salgılanmasından dolayı daha çok ellerde, burunda ve ayaklarda yani vücudun uç kısımlarındaki organlarda meydana gelen büyümelere akromegali denir. Bu hastalıkta büyüme hormonunun aşırı salgılanmasının nedeni, hipofiz bezinde tümör oluşmasıdır. Hemen kendisini göstermeyen sinsi bir hastalıktır ve çoğunlukla kişinin akromegali olduğunun anlaşılması 6 ila 8 yıl arasında sürmektedir. Toplumda bir milyon kişiden yaklaşık 75'inde akromegali hastalığına rastlanır.

Akromegali, erken teşhisin ve tedavinin önemli olduğu ciddi bir hastalıktır. Tek büyüyen eller ayaklar değil iç organlarda da büyümeler devam eder. Bu da ciddi kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasına sebep olur.

Aile Planlaması Nedir?

AİLE PLANLAMASI

Evli çiftlerin istedikleri zaman ve istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilmeleri için yaptıkları uygulamalara aile planlaması denir. Tıpkı çocuk sahibi olmak için günümüzde yeni yöntemler geliştirildiği gibi, gebeliğin önüne geçmek için de pek çok aile planlaması yöntemi geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam etmektedir.

Hemen her evli çift çocuk sahibi olmayı ister fakat bazen istenmeyen zamanda ya da istenmeyen sayıda gebe kalınabilir. Aile planlaması bu tür durumların önüne geçerek insanların bakamayacakları çocukları dünyaya getirmesini engellemeyi hedeflemektedir. Böylece çiftler cinsel hayatlarına gebelik korkusu olmaksızın devam edebilmektedirler.

İlgili aramalar: aile planlaması nedir?

KURU BAMYA



Bamya mevsimi geldi.Çok sevmem tazesini ama kurusunu severim. Faydaları saymakla bitmezlerden bu sebze de...
Çeşitli tarifleri olsa da ben zeytinyağlı bol soğan sarımsaklı yaz domatesiyle limonlu pişenine bayılırım. Yanına da pirinç pilavı...
Afiyet olsun

25 Haziran 2013 Salı

Antikor Nedir?

ANTİKOR

Mikroorganizmalara ya da antijenlere karşı vücudun korunmasını sağlamak amacıyla, insanların ve hayvanların vücudunda geliştirilen maddelere antikor denir. Vücudun antikor üretimi, düşmana göre uygun korunma şekli geliştirmeye benzer. Antikoru bağışıklık sistemimiz üretir. Değişik yapıdaki bazı moleküller ile vücut korunmaya alınır.

Fizyolojik Sarılık Nedir?

FİZYOLOJİK SARILIK

Fizyolojik sarılık ya da normal sarılık dediğimiz hastalık, doğumdan sonraki ikinci veya üçüncü günde ortaya çıkan, bir hafta sonra kaybolan, gözün beyaz kısmı ve deride hafifçe sarılıkla kendini gösteren durumdur. Zamanında doğmuş bebeklerin çoğunda görülür. Nedeni bebeğin kanındaki görevini tamamlayan alyuvarların yıkılıp yerlerini yeni alyuvarların almasıdır. Parçalanan alyuvarların içinden bilirubin adı verilen bir madde açığa çıkar. Yeni doğanlarda bu maddenin atılması yavaştır. Bu madde artınca sarılığa sebep olur. Bebeğe hiçbir zarar vermez. Yalnız erken doğan bebekler daha çok yakalanabilir ve bu süre 15 güne kadar uzayabilir.

Zeytin – Olea europaea

                       

                                       Zeytinin Faydaları
                                  Zeytinin Kullanımı


Yağı romatizma, göz hastalıkları ve karaciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Gövde kabukları kan şekerini ve tansiyonu düşürücü olarak kullanılmaktadır.
Meyveleri ağrı kesici, tohumları romatizmaya karşı kullanılır.
Filizleri şifalıdır.
Kurutulup ada çayı gibi demlenir, günde 2-3 kere içildiğinde tansiyonu düşürür.
Yaprakları kaynatılarak şeker hastalıklarında içilir.

Doğumlarda doğumu kolaylaştırmak için zeytinyağı sürülür, paslı çivi battığında batan yere zeytinyağı sürülür ve yanan bir cisim dayanıncaya kadar yaklaştırılır.

Toprak üstü kısımları karın ağrılarına karşı kullanılır.
Yapraklarından hazırlanan çay, dahilen yüksek tansiyona karşı kullanılır.
Gövdelerinden akan usare (akma), kurutulduktan sonra, susam taneleri kadar parçalara ayrılıp, her gün birer adet yutularak, kan şekerini düşürücü olarak kullanılır.

Yapraklarından hazırlanan çay, dahilen, vücuttaki yağ bezlerinin yok edilmesi amacıyla kullanılır.
Taze meyveleri dövülüp, haricen, yara tedavisinde kullanılır.
Zeytinyağı, yumurta akı ile karıştırılıp haricen yanık tedavisinde kullanılır.
Yapraklarından hazırlanan çay dahilen kolesterol düşürücü olarak kullanılır.
Meyveler çekirdeği ile birlikte ezildikten sonra haricen (sıcak havlu arasına konulup) ağrı giderici olarak kullanılır.

Meyve çekirdekleri ezilip haricen romatizma tedavisinde ağrı ve şişkinliklerin giderilmesinde kullanılır.
Körpe sürgünü, kıyılmış tütün gibi jiletle veya bıçakla kazınır, biraz zeytinyağı ile karıştırılıp merhem yapılır ve haricen yara tedavisinde kullanılır.

http://saglik-haritasi.blogspot.com/

Pasif İçicilik ve Pasif İçici Nedir?

PASİF İÇİCİLİK NEDİR? PASİF İÇİCİ KİME DENİR?

Başkalarının içtiği sigara, pipo, puro ya da sağlığa zararlı benzeri bir içeceğin dumanının çevreye yayılması sonucu dumanın başka insanların akciğerine isteği dışında gitmesi pasif içicilik, bu duruma maruz kalan kişiler de pasif içici olarak tanımlanır. Özellikle sigara içilen kapalı ortamlarda iyi bir havalandırma yoksa pasif içicilik en üst düzeye çıkmaktadır ve ortamdaki pasif içiciler, bu dumana alışık olmadıkları için, sigara içenlerden daha fazla zarar görürler. Günümüzde özellikle son yıllarda sigaraya karşı büyük mücadele kampanyaları yapılmaktadır. Kapalı ortamlarda ve kamuya ait binalarda sigara içme yasağı da konularak pasif içiciliğin azaltılmasına çalışılmaktadır. Eskiden şehirlerarası otobüslerde bile sigara içmenin serbest olduğu ülkemizde bugün gelinen nokta oldukça iyidir fakat daha da iyi olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bir ülkede sigara içmeyen vatandaşların sayısının nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturması, o ülkenin medeni olduğunun önemli bir göstergesidir.

İlgili aramalar: pasif içilik nedir? pasif içici kime nedir?

24 Haziran 2013 Pazartesi

Zatüre Öldürür Mü?

ZATÜRREE ÖLÜMCÜL MÜDÜR?

Zatürre, 0 - 5 yaş grubunda en çok öldüren hastalıklardan bir tanesidir. Erken tanı ve tedavi ile kolayca çözümlenebilen bu hastalık, zamanında tedavi edilmez ise, solunum yetmezliği ve mikrobun vücuda yayılması gibi sebeplerden ölüme yol açar.

Çocuğun Ateşi Kaç Olmalı?

ÇOCUĞUN ATEŞİ KAÇ OLMALIDIR?

Ateş vücudun mikroorganizmalara karşı savaştığının bir göstergesidir. Bunun dışında, bebeğin vücudu ishal ve kusma gibi hastalıklarla susuz kalmışsa ya da uzun süre güneşte bırakılmışsa ateş ortaya çıkabilir.

Normalde çocuğun ateşi 37,5 °C'tan yüksek olmamalıdır. Bebeklerde ateş makattan, büyük çocuklarda koltuk altı ve ağızdan ölçülebilir.

Ateşi yükselen çocukların doktora gösterilmesi gerekir. Çocuğun elbiseleri çıkartılır, soğuk su ile vücut yıkanır ya da su emdirilmiş bir sünger yardımıyla silinir. Ateşli çocuk, sıkı giydirilmemeli ve üzeri fazla örtülmemelidir. Toplumda sık görülen bir yanlışlık da ateşi olan birinin battaniye altında terletilmeye çalışılmasıdır. Bunu yapmak var olan yüksek ateşin derecesini arttırarak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Ateşi 39 °C üstüne çıkan çocuklarda havale görülebilir. Üç yaş ve altındaki çocuklarda havalenin en sık nedeni yüksek ateştir. Bunun yanında havale, sara (epilepsi) ve sinir sistemi hastalıklarına da eşlik edebilir. Havale geçiren çocuk şuurunu kaybeder, kollarında bacaklarında kasılmalar olur, gözleri bir noktaya dikilir. Çok yüksek vücut ısısında beyin hücreleri zarar görür. Bu durumun yeniden telafisi olmadığı için kişide kalıcı beyin hasarı oluşturabilir.

Adacayi Faydalari

   




Adaçayı
latince adı salvia officinalis olan genellikle çay şeklinde tüketilen şifalı bitkiler arasındadır. Adaçayı bazı bölgelerde dişotu veya meryemiye adları ile de tanınır.

    Genel olarak ege ve akdeniz bölgesinde yetişmekte olan çiçekli ve oldukça hoş kokulu bir şifalı bitkidir.

    Ülkemiz Anadolu topraklarında yaklaşık olarak 85-90 civarı değişik türü bulunan adaçayı orta Avrupa, ve balkan ülkelerinde de bulunmaktadır. Çiçekleri menekşe bitkisine benzemekte olan adaçayı bitkisinin çiçekleri yaz mevsiminde açar. Eskiden günümüze oldukça şifalı bir bitki olarak tanınan adaçayı halen şifasını koruyan, şifa dağıtan bir bitkidir. Bazı ilaçların içlerinde bile adaçayı ekstreleri bulunduğu görülmüştür.


Adaçayı hangi hastalıklara iyi gelir?

   Adaçayı kuvvetli bir antiseptiktir. Bünyeyi uyarıcı ve güç kuvvet veren etkisi ile bilinir. Uyku düzenini sağlar. Mide bulantısı ve sindirim rahatsızlığı olan kişilerde faydası olduğu görülmüştür. Diş eti iltihaplarına ve bademcik hastalıklarına karşı iyi geldiği belirtilmiştir. Soğuk algınlığı, nezle gibi rahatsızlıklara da adaçayının iyi geldiği anlatılmaktadır. Adaçayı bitkisinin içermiş olduğu cineol ve benzeri etken maddeler sebebiyle öksürük için güçlü bir antibiyotik niteliği taşır.  Yüksek tansiyonu düşürücü, gece meydana gelen terlemeleri azaltma ve kan temizleyici gibi faydalı etkileri bulunmaktadır. Adaçayı kadınların menopoz dönemindeki sıkıntılarını hafifletir. Adaçayının iltihapları kurutan bir özelliği bulunmaktadır. Adaçayı yağı yaralar üzerinde tedavi edici özelliği ile kullanılır.


Adaçayı nasıl kullanılır?

   Adaçayı tedavi edici özelliği olan bir şifalı bitkidir. Adaçayı yağının haftada 1-2 kere yaklaşık 2 damla kadarı bir küçük çay bardağı suya damlatılarak içilmesi adet düzensizliği, bronşit ve astım gibi rahatsızlıklara karşı yarar sağladığı belirtilmiştir.Ancak adaçayının yüksek miktarda kullanılması zararlıdır. Adaçayı demlenerek kullanılır, 2-3 dakikadan fazla kaynatılırsa yararlı bu şifalı bitki zararlı bir madde olarak karşınıza çıkar. Bu yüzden fazla kaynatılmamalıdır. Bir tatlı kaşığı kadar adaçayı yaprağı bir su bardağı kadar su içerisinde kaynatılır(en fazla 1-2 dakika) ardından 5-10 dakika bu suda bekletilerek(demlenerek) hazırlanır. Süzüldükten sonra içilir.


Adaçayının yan etkileri nelerdir?

   Adaçayının aşırı tüketilmesi tavsiye edilmez.
 Aşırı kullanım sonucunda erkeklerde kan basıncının yükseldiği görülmüştür. Hamilelik döneminde kullanılmamalıdır.

MUZLU TATLI



Yaz geldi sıcakların iştah açıcı etkisi kendini gösterdi. Hafif ama soğuk, soğuk ama sağlıklı bir şeyler buzdolabında yerini almalı...


Daha önce yaptığım bir tatlı, tabi ki bazı ufak değişiklikler ve eklemelerle yeniledim....
Muz, yulaf gevreği, damla çikolata, az miktarda tarçın ve zencefil ,istenilen ölçüde bal.







Afiyet olsun



Aşı Neden Yapılır?

AŞI NEDEN YAPILIR?

Aşılama, bazı hastalıklara karşı direnci artırmak amacı ile yapılır. İnsan vücudu, hastalık yapan mikroorganizmalarla karşılaştığında, mikroorganizmalarla savaşmak için özel maddeler yapar. Bu maddelere antikor denir. Antikor, vücudu mikroorganizmalara karşı korur. Vücutta her mikroorganizma için ayrı antikor yapılır. Vücudun, antikor yapabilmesi için, o mikroorganizmalarla bir defa karşılaşması gerekir.

Aşılama ile sağlam kişiye hastalık yapma yeteneği yok edilmiş mikroorganizma veya salgısı verilerek vücudunun, antikor yapması sağlanır. Böylece aşısı yapılmış hastalıklara karşı vücut hazırlıklı olur, hastalıklardan korunur.

Birçok önemli bulaşıcı hastalığa karşı aşı bulunmuştur. Aşılar sayesinde bazı hastalıklar da artık görülmemektedir. Örnek olarak çiçek hastalığı verilebilir. Ülkemizdeki yakın zamandaki aşı kampanyaları ile de çocuk felci hastalığı ile mücadelede çok büyük başarı sağlanmıştır.

Aşılama hizmetleri başlıca, sağlık ocakları, AÇS merkezleri tarafından ücretsiz verilmektedir. Anne, baba ve aile bireylerinin de aşılama programlarına göre çocuklarını sağlık kuruluşlarına götürmeleri gerekmektedir. Böylece, hem çocuklar zamanında aşılanacak, hem de anne babalar aşılama ve çocuk hastalıkları hakkında sağlık personelinden gerekli bilgileri alacaklardır.

Sağlıklı çocuklar istiyorsak aşılama konusunda toplum olarak dikkatli ve hassas olmalıyız. Ufacık bir ihmalimiz yüzünden çocuğumuzun ömür boyu sakat kalabilir. Bu durumu yaşamamak, keşke dememek ve bir ömür boyu vicdan azabı çekmemek için lütfen çocuğunuzun aşılarını eksiksiz yaptırınız.

İlgili aramalar: aşı neden yapılır? neden aşı oluruz? antikor nedir?

Bebeğiniz her yere dokunur, Dalin Yüzey Temizleyici onu korur.

Bebekleri için her zaman en iyisini düşünen annelere Dalin Yüzey Temizleyici…

Dalin Yüzey temizleyici diğer yüzey temizleyiciler gibi cilde zararlı kimyasallar içermez, %98 doğaldır. Dalin yüzey temizleyici bebeklerini düşünen annelerin bir numaralı tercihidir. Hassas ciltler için özel olarak geliştirilmiş hipoalerjenik formülü ile Dalin her zamanki gibi bebekleri anneleri kadar önemsiyor. Floral ve Natural çeşitleri ile sizleri en yakın marketlerde beklemektedir. (7.90TL)
dalin-yuzey
http://www.dalin.com.tr
https://www.facebook.com/dalinbebekbakim

Bir bumads advertorial içeriğidir.

23 Haziran 2013 Pazar

Tecrit Nedir?

Tecrit Nedir?

Hasta kişilerin sağlam kişilerden ayrılmasına tecrit denir. Evimizde bulaşıcı hastalığa sahip olan çocuğumuzu diğer çocuklarımızdan ve ailenin diğer bireylerinden korumak için ayrı bir odada tek başına gözleme alabiliriz. Tecrit genellikle böyle durumlarda uygulanır. Tecrit durumundaki bir hastanın bakımı ile sadece bir kişinin ilgilenmesi daha doğru olacaktır. Tecrit odasına ne kadar çok kişi girerse bulaşma riski o kadar çok artacaktır.

Zehir ve Zehirlenme Nedir?

Zehir ve Zehirlenme Nedir?

Belirli bir miktarda alındığında sağlığı bozan, ölüme yol açabilen kimyasal maddelere zehir nedir. Zehirlerin meydana getirdiği hastalık tablosu ise zehirlenme adını alır. Zehirlenmeler bir çok yolla meydana gelebilmektedir. Ağız yoluyla, solunum yoluyla, deriden emilme yoluyla ya da enjeksiyon yoluyla direk kana karışarak oluşabilir.

Ödem Nedir?

ÖDEM NEDİR?

Vücudumuzda dolaşım sistemi dediğimizde hepimizin aklına kalp, kan ve damarlar gelir. Bu sisteme yardımcı olan hayati açıdan oldukça önemli olan bir dolaşım sistemi daha vardır. Biz bu sisteme lenfatik dolaşım diyoruz. Lenfatik dolaşımda sıvıyı pompalayan ve toplayan kalp benzeri dolaşım organı yoktur. Tamamen kaslarımız doğrultusunda hareket eder. Buradan atılan sıvı damar dışına çıkarsa cilt altındaki dokuya geçer. Böyle bir durumda kişinin ellerinde, yüzünde, ayaklarında ve bacaklarında şişmeler ortaya çıkar. Bu şişikler ağrılı da olabilmektedir. Kişiye rahatsızlık verirler. Bazen sabah uyandığımızda yüzümüz gözümüz şiş uyanırız. Yüzümüzde oluşan bu ödem hemen her sabah ortaya çıkıyorsa mutlaka doktora giderek tedavi görmeliyiz.

Kaşıntı Nasıl Tedavi Edilir?

KAŞINTI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Kaşıntı tek bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkan bir rahatsızlık değildir. Bu sebeple kaşıntının tedavisi için öncelikle kaşıntıya beyin sebep olduğu araştırılmalıdır. Birçok cilt hastalığının belirtilerinden birisi de kaşıntıdır. Eğer kişi de cilt hastalığına bağlı bir kaşıntı söz konusu ise öncelikle bu cilt hastalığının tedavisi yapılmalıdır. Hastalık ortadan kalktığında, kaşıntı da ortadan kalkacaktır. Egzamaya bağlı bir kaşıntı ise bu durumda egzamaya yönelik çeşitli kremler kullanılacaktır. Enfeksiyon var ve buna bağlı kaşıntı gelişiyorsa antibiyotik tedavisi gibi tedavilerle bu durum ortadan kaldırılabilir. Parazitlerin neden olduğu bir uyuz ya da başka bir hastalık varsa buna yönelik tedavi uygulanır. Vücutta genel bir kaşıntı söz konusu ise buna neden olan durum mutlaka araştırılmalıdır. İç hastalıkların ya da alerjik hastalıkların neden olduğu bir kaşıntı ile karşı karşıya olabiliriz. Alerjik kaşıntılarda antihistaminik ilaçlar kullanılarak hastalar rahatlatılmaya çalışılır. Böyle bir kaşıntı ile karşı karşıya olduğumuzda beslenmemize de çok dikkat etmemiz gerekir. Fazla baharatlı ve yağlı yiyeceklerden uzak durulmalı; çay, kahve, kola gibi içeceklerin tüketimini azaltmamız gerekir. Bölgesel kaşıntılar; sivilceden, böcek ısırmasından, yara soyulmasından ve daha bir çok nedenden olabileceği için bu tür durumlarda kaşıntının kaynağına yönelik tedavi esastır.

İlgili aramalar: kaşıntı nasıl tedavi edilir? kaşıntının tedavisi nasıl yapılır?

Sivrisinek Sokması Kaşıntısı Nasıl Geçer?

SİVRİSİNEK SOKMASI KAŞINTISI NASIL GEÇER?

Yaz mevsiminde insanları en çok rahatsız eden böceklerden bir tanesi de sivrisineklerdir. Yüzyıllardır çok farklı şekillerde sivrisineklerle mücadele edilse de özellikle kırsal ve sulak bölgelerde yazın sivrisinek ısırıkları kaçınılmaz olmaktadır. Sivrisinek sokmasının etkileri soktukları kişinin yaşıyla ve bünyesiyle ilgili olarak uzayıp kısalmakta ve farklılık göstermektedir. Küçük yaştaki bir çocuk, çok daha uzun süre ve daha şiddetli kaşınırken büyüklerde bu iyileşme zamanı ve kaşıntı şiddeti daha az olmaktadır. Çocukluğumuzda sivrisineğin bir ısırığı yüzünden günlerce kaşındığımız olur fakat yetişkin dönemde kaşıntı çok hafif olduğu için kaşıma gereği bile duymayabiliriz. Isırığın gerçekleştiği bölgeye kolonya sürerek mikropları öldürebilir, kaşıntıyı geçirebiliriz. Kaşıntısının etkisi eğer şiddetli ise antihistaminik bir krem kullanabiliriz. Daha şiddetli kaşıntı vakalarında hafif ya da orta düzeyde kortikosteroid ihtiva eden kremleri kullanarak sokmanın gerçekleştiği bölgede bir rahatlama sağlayabiliriz.

Sivrisinek sokması kaşıntısına evde yapabileceğimiz en basit yöntemler şunlardır; ısırığın gerçekleştiği bölgeyi soğuk su ile yıkamak, ısırığın olduğu bölgeye bir süre buz koymak, kolonya sürmek ya da aspirin tabletini bir miktar su içerisinde eriterek bu suyu o bölgeye sürmektir.

İlgili aramalar: sivrisinek sokmasına ne yapılır? sivrisinek ısırığı kaşıntısına ne sürülür? sivrisinek sokması kaşıntısı nasıl geçer?

21 Haziran 2013 Cuma

Şişmanlığın Zararları

ŞİŞMANLIĞIN ZARARLARI Şişmanlık ya da diğer adıyla obezite hiç iyi bir şey değildir. Hem sağlık açısından, hem de görünüş bakımından kişiyi zor durumu sokar. Günümüz tıbbı şişmanlığı tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul ediyor. Bu sebeple dünyanın birçok yerinde obezite ile mücadele kampanyaları devam etmektedir.

Hiç gerekli olmayan fazla kilolar vücut için taşınması külfetli bir yükten başka bir şey değildir. Fazla kiloları taşıma külfeti, vücudun birçok sistemini yorar, birtakım hastalıklara davetiye çıkarır. Bu hastalıkların başında da şeker hastalığı gelmektedir. Hepinizin bildiği gibi şeker, genellikle şişmanlarda görülen bir hastalıktır. Şişmanlıktan kaynaklanan öteki hastalıklar arasında kalp hastalıklarını, damar sertliğini, karaciğer ve safra kesesi bozukluklarını, tansiyon yüksekliğini, ayaklarda varisi öncelikle sayabiliriz. Ayrıca özellikle genç yaşta şişman olan kişilerin psikolojisi bu durumdan oldukça etkilenmektedir. Şişmanlık kişinin görüntüsünü de bozduğundan bu durum onun sosyal ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir.