31 Ocak 2013 Perşembe

İŞTE ÇOCUĞUNUZUN ÖZGÜVENİNİ ARTIRACAK CÜMLELER..!

Çocuğunuzun özgüveni yüksek bir birey olması için onu cesaretlendirecek ve sevildiğini ve önemli biri olduğunu hissettirecek şeyler söylemeniz gerektiğini biliyor muydunuz? Ayrıca bunları yalnızca bir davranışı üzerine değil durup dururken de söylemelisiniz. İşte bu cümlelerden bazıları...
Sen çok özel birisin.
Yaptığının keyfini çıkarabilmen ne güzel.
Yapabileceğini biliyordum.
Seninle gurur duyuyorum.
Çok güzel görünüyorsun.
Herşeyden değerlisin.
Başarıyorsun.
Çok iyi düşündün.
Dinamit.
Aslanım benim.
İşte oldu.
Bomba gibisin.
Şampiyon.
Seni seviyorum.
Bravo.
Güzele ne yakışmaz ki?!
Olmaması için neden var mı?
Hele bir başlayalım…
Ya sen, ya sen!
Harika!
İyi işti.
Konuşmak istediğinde her an dinlemeye hazırım.
Mükemmel!
Beraber oynayabilir miyiz?
Muhteşem!
Çocuklukta uzman sensin.
Evimin neşesi…
Enerjin dünyaya yeter.
Sırdaşın olabilir miyim?
Sen bir çözüm kaynağısın.
Canımın içi…
Hadi göreyim seni…
Bana bunu öğrettiğin için teşekkürler.
Sen bir yıldızsın…
Seninle başbaşa özel bir yemeğe ne dersin?
Sihirli değneğini kullan.
Sana hayranım. Senden başkası yapamazdı.
Az kaldı.
Yarının yeni bir gün olduğunu unutma.
Senin gibisi yok.
Tadından geçilmiyor.
Akıl fabrikası.
Dünya bir yana sen bir yana!
Sen ne dersin?
Bana en güzel armağan sensin.
Bu sorunun cevabını bilmiyorum, beraber araştıralım.
Ya ya ya şa şa şa, xxxx xxxxx çok yaşa.
Sensiz ne yapardım?
Benim için çok önemlisin.
Gerçek kahraman!
Hayal gücüne hayranım.
Deneyebilirsin.
Büyük başarı.
Sana güveniyorum.
Sen bir hazinesin.
Nasılsın ahbap?
Nefis!
Hatasız kul olmaz.
Sen bir dahisin.
Hayatımı aydınlatıyorsun.
Binlerce öpücüğü hakettin.
O gülüşün her şeye bedel.
Zoru başardın.
Seninle olmak ne güzel.
Çok kıymetlisin.
Sana bakınca içim açılıyor.
Aferin.
Süper!
Şekerparem.
İnanılmaz!
Ha gayret!
Neden olmasın?
Eşin benzerin yok.
Sadece senin için.
Mutluluk kaynağısın.
Çok düşüncelisin.
Yakışıklı prensim!
Güzel prensesim!
Bunlar geçecek.
Tam sevilecek kıvamdasın.
Ya başarırsan!
En büyük xxxx başka büyük yok.
Gözlerinin içi gülüyor.
Bunu bir daha düşünsek…
Bu yarım saat sen anne (baba), ben çocuk olalım.
Bir numara!
Çok akıllısın.
Sence ne olmalı?
Sen benim ilacımsın.
Madem öyle istiyorsun!
Kendi küçük, kalbi büyük.
Güçlüsün.
İyi ki varsın.
İnsan yanlışından çok şey öğrenebilir.
Boncuğum benim.
Lambadan bir cin çıksa ne dilerdin?
Öpeyim geçer.
Yetenek kutunu bir yokla bakalım.
Keyif kaynağım benim!

Tavuktan tümör fışkırıyor






Entegre tavuk tesislerinde çabuk büyüsünler diye ilaç verilen tavuklar kansere yol açıyor. Kuluçka süresi 17 güne inen tavuklar kesilmediklerinde kendiliğinden 45 günde ölüyorlar. İşte dehşete düşüren veriler;

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Yavuz Dizdar, sağlığımızla nasıl oynandığını ifşa etti. Verdiği bilgiler tüyler ürpertici.

HAYVANIN KARNINDAN TÜMÖR FIŞKIRIYOR

Dizdar'ın aktardıkları şöyle;

*"Tavuk diye önünüze konulan hayvanın kuluçka süresini kısaltılarak 17 güne indirdiler.
*Hayvanların bacak yapıları değişti.
*Bu hayvanlar 45 gün sonra kendiliğinden ölüyor.
*Yapılan araştırmada doğal ürünle beslenen civcivlerin 45 gün sonra ayakta duramadığı görüldü.
*Tavuk diye önünüze konulan hayvanın karnından tümörler fışkırıyor.
*Tavukçular tıptan 50 sene önde gidiyor.
*Bu endüstrinin görevi size üzerinde et tutturulmuş bir şey vermek. Hayvanın sağlıklı olması umurlarında değil. Bu işin ilginç yanı, bunun onayını da veterinerlerden alıyorlar.”

İLAÇ ENDÜSTRİSİ İÇİN SES ÇIKARMIYORLAR

Dünyada belli başlı kanserlerde artış gözlendiğini belirten Dizdar, “Dünyada bütün ülkelerde kanser artmıyor, bütün kanserler de artmıyor. Belli kanser türleri artıyor, bunu ABD de biliyor. Mevcut olan durumun farkındalar, çok umurlarında olduğunu sanmayın, hiç umurlarında değil. Çünkü paralelinde ilaç endüstrisi büyüyor. Geldiğimiz noktada bir ülkenin gıdasını ne kadar endüstrileştirirseniz, ne kadar markete tıkarsanız, uzun raf ömrü ile ne kadar bozulmaz hale getirirseniz hastalığın da o kadar arttığını görüyorsunuz." ifadelerini kullandı.

Dizdar, güvenli olan bakliyat ve hububat yenilmesini tavsiye etti.1. Aşağıdaki sıralamalardan hangisi doğrudur? 



DEREOTU YETİŞTİRİCİLİĞİ BİLGİLERİ, DEREOTU NASIL YETİŞTİRİLİR


EKİM: dereotunu ekme, şubat ile eylül arasında yapılabilir. Fazla güneş almayan, ağaç altı gibi gölge yerlerde yetişir. dereotu çimlenme oranı düşük olduğundan daha fazla tohum ekilmelidir. yaklaşık dekara (2,5-3 kg civarı) tohum ekildikten sonra toprağın üzerine örtü toprağı serpilir. bu toprak tüm tohumlarda olduğu gibi tohum kalınlığının 2-2,5 katındadır. üzerine bastırılır. toprak üstü iyice sulanmalıdır.

ÇAPALAMA: maydanoz ve dereotunda yabancı ot kontrolü olmalıdır.

ÇİMLENME: 7-21 günde 20-30 derecede çimlenirler.


PH: 0,5-7,5

SULAMA: aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.

HASAT: tohum ekiminden, 2 ay sonra hasat başlar. boyları 20-25 cm olunca, maydanoz gibi yaprak sapları ile toprak üzerinden kesilir.

VERİM: 20-25 demet/ m2 ye ulaşabilir.

TOHUM ÜRETİMİ: bunun için, ekim martta yapılmalı. olgunlaşan tohumlar, çiçek sapından hasat edilmeli. hasat gecikirse, tohumlar dökülür. temmuz sonu hasat edilen tohumlar, gölgede kurutulur. sonra saplarından ayrılırlar. tohumlar çok hafif olduğundan rüzgarla taşınması engellenmelidir.

ayrıca dereotunun faydalarını;
http://organicperson.blogspot.com/2013/04/dereotu-faydalar-nelerdir-dereotu-hangi.html 'na tıklayarak öğrenebilirsiniz

30 Ocak 2013 Çarşamba

Tükenmişlik Sendromu Nedir?


Tükenmişlik Sendromuna dikkat!

'Tükenmişlik Sendromu'na dikkat!

Yaptığınız işten heyecan duymuyor, işe gitmek istemiyor ve kendinizi sürekli yorgun mu hissediyorsunuz? Bunların yanında, baş-boyun ağrıları ve gastrointestinal rahatsızlıklarınız da varsa uzmanlar uyarıyor: 

Tükenmişlik sendromuna yakalanmış olabilirsiniz!

Tükenmişlik sendromu, günümüzde pek çok insanın yaşadığı fakat adını bile duymadığı bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkıyor. Değişim Psikoloji ve Terapi Merkezi’nden Ayşe Yanık Knudsen, ruhen ve bedenen kendisini tükenmiş hissi yaratan rahatsızlık hakkında açıklamalarda bulunuyor:

ZİHİNSEL SORUNLAR AĞIRLIK KAZANIYOR
Sendrom, çalışma hayatının getirdiği stresle beraber, maddi ve manevi doyuma ulaşamama ve bunun sonucu olarak da mesleğe karşı duyarsızlaşma ile baş gösteriyor. Kişi bu süreç sonunda kendisini tükenmiş hissediyor ve başarı kazanma isteğini kaybediyor.

İşi yapamayacağı, zorlukların üstesinden gelemeyeceği düşüncesinin beraberinde getirdiği umutsuzluk, kişinin kendisini tükenmiş olarak hissetmesine neden oluyor. Birey bu his ile birlikte işinden giderek soğumaya başlıyor, işe gitme isteği azalıyor. Öyle ki işi bırakma noktasına bile gelebiliyor.

Kendisine duyduğu güven giderek azalıyor, özgüven eksikliği başlıyor. Gerginlik, kızgınlık, mutsuzluk gibi olumsuz duygularda bu süreçte artış gözleniyor. Sosyal çevresinden uzaklaşmaya başlayan birey, hiçbir şey yapmaya istek duymuyor, yapabileceğine dair inancı azalıyor. Tüm bunlar iş başarısını düşürüyor, motivasyonunu kaybettiriyor.

Sendromun ilerleyen zamanlarında ise işinde ve iş hayatındaki çevresine karşı olumsuz bir tavır alınıyor. Çevresiyle arasına duygusal bir mesafe koymaya başlıyor. İnsanlara obje gibi davranmaya başlayan kişi, giderek çevresinden uzaklaşıyor.

FİZİKSEL RAHATSIZLIKLARA SEBEP OLABİLİR
Tükenmişlik sendromu sadece zihinsel olarak yaşanan bir süreç değil. Kişi bu sendrom sırasında fiziksel olarak da rahatsızlık yaşıyor. Kronik yorgunluk, baş, boyun ağrıları, kramplar, gastrointestinal sorunlar ve uykusuzluk problemleri ile karşılaşılabiliyor. 

BAŞLICA SEBEBİ STRES
Tükenmişlik sendromuna neden olan sebeplerin başında stres geliyor. Kişinin kendisine ulaşamayacağı hedefler koymasının beraberinde getirdiği fazla iş yükü, kişiyi tükenmişlik sendromuna sürüklüyor. Yaptığı işin kendisine uygun olmaması da bu sebeplerden biri. Sendroma yakalanmada sosyal desteğin az olmasının da etkisi büyük oluyor.

Çevresindeki kişilerin, bireye motive etmek anlamında destek olmaması, bireyi işi yapamayacağı hissine kapılmasında etkili bir rol oynuyor. Aile yaşantısında yeterli doyuma ulaşmamış bireyler de sendroma daha sık yakalanıyorlar. Farklı sebepler gibi dursa da aslında hepsinin özünde stres yatıyor. Başarısız olma, üstesinden gelemeyeceği düşüncesinin yaşattığı yoğun stres, kişilerin tükenmişlik sendromuna yakalanma riskini arttırıyor.

Kurtulmak için şunları yapabilirsiniz:
  1. -    Bu durumun herkesin başına gelebileceğini aklınızdan çıkartmayın.
  2. -    İşinizden zevk almaya çalışın, iyimser olun.
  3. -    Kendinize iş dışında zevk alabileceğiniz durumlar yaratın. Hobiler edinin.
  4. -    Çevrenizle bu durumu paylaşın. Sizi motive edebileceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla konuşun.
  5. -    İş yaşamınızdaki ilişkilerinizi güçlendirin, arkadaşlıklar edinin.
  6. -    Koyduğunuz hedefleri gözden geçirin. Sizi zorlayanların neler olduğunu belirleyerek, hedefinize doğru daha basit somut hedefler koyun.
  7. -    Spor yapın, bedeninizi ve ruhunuzu dinlendirin.
  8. -    İş yükünüzü azaltmaya çalışın, planlar yapın.
  9. -    Bir uzmandan yardım alın. 

Kaynak: POSTA

29 Ocak 2013 Salı

ton balıklı salata ve yoğurtlu ıspanak



Bazen uzun zamandır yapmıyorum niye aklıma gelmedi dediğim tarifler olur, işte onlar... Belki size de bir hatırlatma olur diye paylaşmak istedim.

28 Ocak 2013 Pazartesi

taş delen ağaçlar, temel delen ağaçlar, bina temeline zarar veren ağaçlar

bahçelerimizde bulunabilecek bazı ağaçlar binalara yakın dikilmemelidir. çünkü; bu tür ağaçlar, bina temelini parçalama, delme, zarar verme özelliğine sahiptir. bu tür ağaçlar, bina temelinden en az 20-30 m uzağa dikilmelidir.

peki bu ağaçlar nelerdir?

taş delen ağaçlar

1-Kokarağaç (Ailanthus ssp.)
2-Defne (Laurus nobilis)
3-Çınar (Platanus ssp)
4-Dut (Morus alba- karadutun kökü akdut kadar gelişmez)
5-Ihlamur (Tilia ssp.)
6-Karabiber ağacı 

7-Acem borusu (Campsis radicans)
8-Hedera (Hedera helix) 
 9-okaliptüs (Eucalyptus globulus)








saksı değişimi, saksı değiştirme nasıl, ne zaman olur?

Bitkilerimizin saksılarını değiştirme zamanı iyi belirlenmelidir. saksı değişimi için en uygun zaman mart, nisan, mayıs aylarıdır.

her bitkinin yaşama koşullarına uygun saksı çeşidi vardır. öncelikle hiç bir bitki  "geniş ve derin saksı istemem" diyemez. ancak bazı bitkiler, fazla derin olmayan saksılarda yetişebilir. ve bolca ürün alınabilir. çünkü bu tür bitkilerin kökleri  toprağın fazla derinlerine inemediğinden aşağıdaki toprağa pek önem verilmeyebilir. saksı değişimi sırasında eski toprağa başka tür bitki dikilebileceği gibi yeni toprakla karıştırmak da iyi sonuç verecektir.

saksı değiştirirken, çok yılık bitkiler, her yıl saksı değişimi yapmalıdır. her yıl önceki yıldan nir boy büyük saksılara dikildiğinde, salonunuzda, balkonunuzdaki bitkiler daha görkemli, çiçekli, yemyeşil olacaklardır. 

not: Saksı değiştirirmeden önce toprağın kuru olmasına dikkat edin. kuru olmayan toprak saksı değişimi sırasında, dağılacaktır. kökler zarar görebilir.kuru ve kendini tutan topraktan çıkan bitkinin en altta kalan kökleri hafifçe açılır.veya uçları makasla alınır (buna kök budaması da denilmektedir). bu şekilde yeni saksısına dikilir.


bazı bitkilerin istediği saksı derinliklerini de yazmadan geçmeyelim;
Geniş/derin saksı
kısa boylu saksılarda
 saksı derinliği 25cm'den büyük
saksı derinliği, 
10-25cm arası 
kekik
Maydonoz
 domates
Nane
 biber
Roka
 patlıcan
Marul
 patates
fesleğen
 soğan
turp
 salatalık
Çilek
 karpuz
 çim


BAHÇEDEKİ ZARARLI BÖCEKLERLE MÜCADELE (%100 ORGANİK)

KİMYASAL İLAÇ KULLANMADAN, ORGANİK MÜCADELE


bahçemize yerleşen zararlı organizmalar veya böceklerden kurtulmak için insanlara hiç bir zarar yapmayan organik bir formül anlatacağım

malzemeler;
  •  pet şişe 0,5 lt
  •  1 fincan pekmez
  •  2 fincan su
  • biraz ekmek hamuru mayası
malzemeleri karıştırıp, şişenin içine koyarız. 5-6 ağaç arasına bu karışımından 1 adet asmak üzere yerleştirdiğimizde, ağaçlardaki kurt, böcekler bu karışıma toplanacaklardır. Böylece, zararlı böcek, kurt popülasyonunu azaltmış olacağız. 

27 Ocak 2013 Pazar

TOZ ALMA, MOBİLYA TEMİZLİĞİNDE, MOBİLYA CİLASINDA, AYAKKABI CİLASINDA KULLANILABİLECEK TARİF

size çok güzel şaşırtıcı sonuçları olacak bir tarif anlatacağım

limon suyu + zeytinyağı = temizlik malzemesi aynı zamanda parlak bir görünüm verecektir. 

bu formülü denemeden hayır o olmaz demeyin.  her açıdan güzel bir buluş
. olumlu yönleri neler?
  1.  temizliği iyi
  2. ucuz
  3. kimyasal kirletici değil tamamen organik
  4. havayı diğer temizlik maddeleri gibi kirletmez.
  5. silindiği yüzeylerde toz tutması zorlaşıyor.

KAR İLE HALI TEMİZLEME (KURU) ,HALI YIKAMA PÜF NOKTASI

halıların içinde mayk adı verilen, mikroorganizmalar bulunur. bu organizmalardan veya halılarda biriken kiri çıkarmak için pahalı ve kimyasal kirleticiler (piyasada bunlara temizlik malzemesi adı verilmekte) yerine halıları KAR ile temizlemeyi anlatacağım

kışın ülkemizde kardan çok ne var. tabi ki ege ve akdeniz kıyılarını hariç tutarsak her yer kar. eskilerin bir sözü vardır." kar yağdığında mikroplar ölürmüş". kar'ın  mikrop öldürücü etkisi bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. şimdi gelelim tarife;

KAR İLE HALI TEMİZLEME

  • Halının içini kar üzerine gelecek şekilde sereriz
  • üzerine çıkıp çiğneyip (yani kar'ın aralara girmesini sağlayıp)
  • 30 dk ile 2 saat arası bekletmemiz yeterli
  • daha sonra kalan halıdan temizleyip tekrar yerine serebiliriz
bu şekilde halıdaki mikropların barınmasını engellemiş oluruz.

irmikli et köfte


Zamansızlık nedeniyle uzun zamandır yazamadım,üzgünüm. Bu köfte balık için sık sık kullandığım irmiği
denemem için bir fırsat oldu. Bildiğimiz köfte gibi hazırlayıp ekmek içi yerine irmik katıyoruz. Actfryda kızarttığımdan böyle yuvarlak yuvarlak oldular. Gayet lezzetli, bol köfte tüketen evler için değişik bir alternatif afiyet olsun...


EV YAPIMI ORGANİK ODA, BANYO SPREYİ

ODA SPREYİ YAPIMI, BANYO SPREYİ (KOKUSU) YAPIMI

kendi evimde kullandığım ve tamamen organik özellikte oda spreyi yapımını anlatacağım. %100 beğeneceksiniz.

malzemeler;
    organik oda spreyi
  • 1-2 çay kaşığı karbonat (cep sodası)
  • 1 çay kaşığı limon suyu
  • limon yağı, portakal yağı, mandalina yağı lavanta yağlarından biri veya birkaçı (10-20 damla yeterli)
not: bu yağlar aktarda bulunmakta,  küçük şişelerde çok ucuza alabilirsiniz. bir şişeden 10 yıllık sprey ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz..
  • 50-100 cc lik kolonya veya parfüm şişesi

tüm malzemeleri şişeye katıp, üzerini su ile tamamladığımızda, oda/ banyo spreyimiz hazır! 

ortamdaki kötü kokuları, bünyesine hapsederek kötü kokuları yok etme özelliğine sahip. dışarıdan aldığınız spreyler ortamdaki kötü havayı hapsetmez yanında bulunduğundan daha kötü bir hava ortamı yaratır.

25 Ocak 2013 Cuma

yatak odasında bulunması gereken bitki "PAŞA KILICI"

PAŞA KILICI BİTKİSİ, KILIÇ BİTKİSİ



kılınç bitkisi
paşa kılıcı üstten görünüm
paşa kılıcı bitkisi
kılıç bitkisi 

bitkiler, gündüzleri ortamdaki CO2 i alarak O2 ye dönüştürürler. akşamları da tam tersi, oksijen kullanırlar. bu yüzden odalarınıza bitki koymayın derler uzmanlar. oysaki bitki odanın tozunu, radyoaktif ışınları, kirli havasını gün boyunca temizleyeceğinden akşamları da oksijenimiz alması çok çok az miktarda olacaktır. ancak bir bitki var ki, "PAŞA KILICI" (sansevieria) akşamları oksijen veren tek bitkidir. buna yatak odası bitkisi de denilmektedir.


ÜRETİMİ: herhangi bir yerde kılıcı gördüğünüzde, yaprağını dikkatlice bıçakla keserseniz, 10-12 cm lik boylarda kesip, organik içeriği yüksek topraklardan, torf, turba, kompost gibi toprağa dikildiğinde,üretmiş olacaksınız. unutmayın ki, paşa kılıcı çeliğinden üretimde, uzun bir süre canlılık göstermeyebilir. sizin öldü sandığınız kılıç, toprak altı organlarını geliştiriyordur. bir anda yavrucuklar verecektir.


NOT: paşa kılıcını soğuk havada üretmeye çalışmayınız. ilkbahar ayları en uygun zamandır.

paşa kılıcı bitkisi
kılıç bitkisi dip görüntü


KAVUN YETİŞTİRME, KAVUN YETİŞTİRİCİLİĞİ, KAVUN NE ZAMAN EKİLİR

                    KAVUN YETİŞTİRME TEKNİKLERİ PÜF NOKTALARI


kavun hangi hastalığa iyi gelirkavun yararları

EKİM: 15 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ekilir.

PH:6-7

TOPRAK HAZIRLIĞI: sonbaharda toprak derince sürülür. gübre verilir. ilkbaharda tarla tekrar sürülmelidir.

ÇİMLENME: 10-12 günde çimlenebilir. ekildikten 3-4 hafta sonra yerine dikilmelidir. dikimden sonra, can suyu verilir.

SULAMA: meyve oluşumu döneminden sonra, sulamalar sıklaştırılır. bu devreden itibaren 10-15 günde bir sulama yapılmalıdır. sularken meyveler, su ile temas etmemelidir. kurak yerlerde kavunlar daha tatlı olur. o yüzden mümkün oldukça,  sudan kaçınılmalıdır. 

ÇAPA: 4-5 yapraklı bitkilerde 1. çapa yapılır. 2-3 hafta ara ile çapaya devam edilir. her kök üzerindeki meyvelerden köke en yakın 2-5 meyve bırakılıp, gerisi kesilerek seyreltilir. bitkiler gelişip, etrafa kol salmaya başlayınca, her dal üzerinde 4-5 yapraktan itibaren uç alma yapılabilir. böylece besin maddeleri meyveye gelecektir. yabancı ot kontrolü kollar salınıncaya kadar devamlı sökülmelidir. 

HASAT: ekimden, hasada kadar 80-125 gün geçer. olgun kavunlar, sabah bıçak ile kesilir. 

*not: olgun kavun;
  •  karpuzun aksine ağırlaşmaktadır.
  • meyve saplarının dibindeki 2 küçük kulakçık kurur.
  • dip kısmı hafif yumuşar ve kokar.
  • kabuk rengi parlar
hasattan sonra bitki artıkları tarlada bırakılmamalıdır.

23 Ocak 2013 Çarşamba

KARPUZ YETİŞTİRİCİLİĞİ, KARPUZ NASIL YETİŞTİRİLİR.

KARPUZ YETİŞTİRME TEKNİKLERİ



SICAKLIK: tohum ekiminde sıcaklık, 12 dereceden yüksek olmalı

PH: 5-6,5

EKİM-DİKİM ve SULAMA:  arazi işlendikten sonra, ekim dikime hazır olur. iyice toprak işlenmelidir. Ekilen tohumlar normal şartlarda, 30-45 günde dikime hazır hale gelirler. 2m. aralıklarla (sıra) dikilirler. dikimden sonra iyi bir can suyu verildiğinde, uzun süre sulamaya gerek kalmaz. fideler küçükken fazla sulanma yapılmaz. meyve oluşum dönemine kadar mümkünce az sulanmalıdır. meyve 5-6 cm. olduktan sonra normal sulamaya geçilir. yani;15 günde bir sulanır. gereksiz sulama yüzeysel kökler oluşturur. arıkların üzerine dikilir.bitki su ile temas etmemelidir.



ÇAPALAMA: bitkiler tarlaya şaşırtıldıktan sonra, yapılacak 2 sulama dan sonra çapalama yapılmalı.Yabancı otlar temizlenmelidir. bitki kolları geliştiğinde çapa yapılamayacaktır.

HASAT: 1 kökten, 2-5 karpuz alınabilir. hasat sabah yapılmalıdır.

olgun karpuz nasıl anlaşılır?

olgun karpuz, hafifler,parlar, tırnakla kolayca sıyrılır. meyve sapına bağlı kulakçıklar kurur. meyve sapı incelir. tok ses gelir. 

Boyun fıtığına dikkat!

Boyun fıtığı mı kas ağrısı mı?

Son zamanlarda boynunuzda ciddi bir ağrı mı başladı? Bu ağrı kolunuza da yayılıyor mu? Ağrılarınızın boyun fıtığı mı yoksa başka bir hastalıktan mı kaynaklandığını öğrenmek için bu yazıyı okumanızda fayda var…

Hisar Intercontinental Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa ile boyunda, omurilik ve/veya sinir köklerine bası yaparak çok şiddetli boyun ve kol ağrılarına, kol ve ellerde kuvvet kayıplarına, duyu bozukluklarına ve omurilik basısının ağır nörolojik fonksiyon kayıplarına yol açabilen boyun fıtığını konuştuk. 

AĞRINIZIN NEDENİNİ SORGULAYIN

"Omurlar arasında bulunan diskler, omurgaya yüklenmeyi azaltarak aktaran kıkırdağımsı elastik yastıkçıklardır. Diskler, yaşlanmaya koşut olarak yıpranır, dejenerasyon ile elastikiyetleri azalır ve fıtıklaşmaları kolaylaşır.

Boyun fıtığının en sık belirtisi olan boyun ve kol ağrılarının nedenleri çok geniş bir yelpaze oluşturur. Bu ağrılar, boyun fıtığı dışında; basit bir kas spazmı, mekanik boyun ağrısı, eklem ve omurga kireçlenmeleri, yumuşak doku hastalıkları ve zorlanmaları, omurganın ve yumuşak dokuların iltihabından, enfeksiyon hastalıklarından, apselerden, kemik hastalıkları ve kırıklarından, metabolik, hormonal, romatizmal ve iç organ hastalıklardan, çeşitli tümörlerden ve daha birçok hastalıktan kaynaklanabilir.

Bu nedenle, ağrılarınızın kaynağı, özellikleri, seyrinin sorgulanması, çok yönlü sistemik ve nörolojik muayene, temel ve ileri tetkikler ve görüntülemeler olası hastalıkların ayrımında yararlıdır. Bu nedenle boyun ve/veya kol ağrılarınız tanıya yönelik önemli ipuçları verebilir.

Ağrının yeri, başlangıç şekli, zamanı, şiddeti, süresi, yayılımı, niteliği (yanıcı, batıcı, delici), ağrıyı tetikleyen ya da artıran ve azaltan faktörler, ağrının iklim şartları ile ilgisi, ağrının istirahat ve hareket ile ilgisi, gece şiddetlenmesi, uykudan uyandırması hatta uyutmaması hekimi yönlendirmede anlamlıdır. 

AĞRILARINIZ VAR AMA AMELİYAT GEREKLİ Mİ?
Basit mekanik boyun ağrılarında ya da omurilik ve sinir basısı yapmayan boyun fıtıklarında cerrahi tedavi uygulanmaz. Cerrahi tedavinin alternatifleri; boynun istirahate alınması, ilaç tedavisi, boyunluk, traksiyon (yumuşak dokuları germek, eklem aralıklarını genişletmek yada kırık kemik parçalarını birbirinden uzaklaştırmak için vücudun bir parçasına uygulanan çekme tekniği), lokal enjeksiyonlar, fizik tedavi ve egzersizlerden oluşur.

Ancak, omurilik ya da belirgin sinir kökü basısı yaparak kuvvet kaybı, yürüme bozukluğu, idrar ve gaita kontrol kusuru gibi nörolojik belirti ve bulgulara yol açan; klinik tablo ile görüntüleme bulgularının uyumlu olduğu boyun fıtıklarında zaman geçirmeden acil olarak ameliyat yapılır.

Sinir kökü basısının belirgin olduğu ve felç (motor kayıp) ile seyreden ya da cerrahi dışındaki tedavilere yanıt vermeyen, şiddetli ve ısrar eden ağrılarda da yine cerrahi tedavi düşünülmelidir. Boyun fıtıklarında cerrahi girişimler ile çok iyi sonuçlar alınabilir. Bu ameliyatlar, küçük bir açıklıktan yapılan ve hastanın çok kısa sürede normal yaşama dönebildiği ameliyatlar olabileceği gibi bazı hastalarda çok kompleks ve büyük ameliyatlar da gerekebilir.

Günümüzde yüksek teknolojinin getirdiği imkanlar, cerrahi mikroskop ve endoskobun kullanılması ile cerrahi tedavi alternatifleri ve imkanları son derece çeşitlenmiştir ve en kapsamlı ve büyük ameliyatlar bile yüksek bir başarı oranı ile gerçekleştirilebilmektedir.

Bu ameliyatlar zamanında ve doğru bir şekilde yapıldığında sinir dokusuna (omurilik ve sinir köklerine) ait fonksiyonlar korunabilir; kayıp varsa geri dönebilir, omurganın koruyuculuğu yeniden sağlanabilir ve ileride oluşabilecek risklerin önüne geçilebilir. " Kaynak: POSTA

19 Ocak 2013 Cumartesi

ısırgan otlu pide



Isırgan otunu pazarda görünce dayanamayıp almıştım. Denemesem olmazdı... 


Isırganları bir güzel eldivenle yıkayıp doğradım. Haşlanmış ve küp küp doğranmış patates, soğan ve salça ile kavurup tuz ve baharat kattım. Sonra da babişimizin eline verip fırına yolladım. Güzeldi tadı, değişikti. Eşim ve kızım pek sevmedi ama ben sevdim. Tavsiye ederim....

Yazar kasa oyuncağım ve televizyonculuk oyunu


Kızım kolay kolay öyle oyuncaktı çikolataydı ağlamaz. Mantıklıdır, uysaldır, uyumludur. Arada yapıştığı şeyler olunca bu onu çok çok istediği anlamına gelir. Bu oyuncak da öyle oldu. Hayır diyemedim, en fazla üç gün oynamıştır toplamda.


Kendisinden çok kutusuyla oynadık ve eğlendik diyebilirim. Bu yeni haber
spikerimiz Eylüş...Haber sunduk, şarkı söyledik, çizgi filmleri oynattık. Gerçek kumandayı kullanarak kanal bile değiştirdik....

18 Ocak 2013 Cuma

Büyüdüğümde ne olacağım?


Bu kitabı Silifke'de migrostan almıştık. Her alışveriş sepetine bir kitap atmayı huy edindiğimiz için kitap alışverişlerimiz hep marketten olmuş sanki:) İlk defa bir kitabı on kez üst üste okudum diyebilirim.

Bu kitabı bir başka sevdi. Resimlerindeki nesneleri bul bakalım diye sordum, sence bu çocuk ne yapıyor diye sordum, bu alet ne işe yarar gibi sorularla üzerinde oyunlar bile kurduk. Ama şöyle bir kötü yönü var ki sayfaları çok dayanıksız en orta sayfası zımba yerlerinden koptu bile.... 1 ve 3 numarasını almayı hiç düşünmedim ama alırsam mutlaka paylaşırım. Aslında benzer bir içerikte olduğundan pek alasım yok...  



MARUL YETİŞTİRME, YETİŞTİRİCİLİĞİ, SULAMA GÜBRELEME, HASAT, DİKİM , EKİMİ

MARUL YETİŞTİRME PÜF NOKTALARI

organik marul
marul

TOPRAK: asitli topraklar sevmez. toprak hazırlığı 2-3 ay önceden başlar. organik toprakta iyi yetişir. gübre ile organik maddeler arttırılabilir.

SICAKLIK: 0-5 C derecede 5-10 gün dayanabilir.

EKİM - DİKİM:
           

                           TOHUM EKİM                                FİDE DİKİM                            HASAT
  •                    mart- nisan                                    mayıs, haziran                   temmuz,ağustos
  •                    temmuz, ağustos                              ağustos eylül                       ekim, kasım
  •                 ağustos , eylül                                  eylül , ekim                           kasım, aralık

marul

kabarık sırtlar üzerinde dikim yapılır. 25-40 cm mesafelerle dikim çubuklarıyla, dikilir.dikim, kökler zedelenmeden yapılır. topraklı olarak fideler çıkarılır. büyüme ucu toprak üstünde kalmalıdır.. derin dikim yapılmamalıdır.

ÇİMLENME: 4-25 derece ekim sonrası fideler, 2-3 yapraklı olduğunda, seyreltilir. 5-6 yapraklı olunca dikime hazır olur.

ÇAPA: 1-2 çapa yapılır. (yüzlek çapa) kurak havada muntazam sulanmalıdır. ekimden sonra 4 yıl boyunca aynı yere dikilmemelidir.

HASAT: hasat, birkaç kez yapılır. olgun başlar, bıçakla kesilerek hasat edilir.






SARIMSAK BİTKİSİ YETİŞTİRİCİLİĞİ, SARMISAK YETİŞTİRME

sarımsak sulama,  sarımsak dikimi, gübre isteği, çapa , hasat nasıl yapılır?



GÜBRE: hayvan gübresi ve fosfor gübresi verimi düşürmektedir.


PH:7

organik sarımsak
sarımsak dişleri
DİKİM: küçük dişlerden üretim yapılmaz. 80-100 diş/m2 olacak şekilde dikilebilir. 20 cm den az dikim sırası olmamalı.

SULAMA: yağmurlama hoşuna gider. sarımsaklar olgunlaşmaya başlayınca, yani; yeşil yapraklar bükülüp sararmaya başlayınca, sulama azaltılır. böylece tarlanın hasattan önce kuruması sağlanır.

ÇAPA: sarmısak bitkisi, 5-10 cm boya ulaştığında gelişimi arttırmak için 3-4 cm derinliğinde yüzeysel çapa yapılır. 1. çapadan sonra (2-3 hafta), 2.si yapılır.
organik sarmısak
sarımsak foto
derin çapadan kaçınılmalıdır. toplamda 2 ile 5 arasında çapa yapılabilir.

HASAT: taze sarımsak, mayıs -haziran aylarında yaprakları ara ara kesilebilir.
kuru sarımsak zamanı ise, yapraklarının yarısının kuruyup yattığı zamandır. bu da temmuz ortası - ağustos gibi aylardadır.

not: sarımsaklarda başların iyice oluşması için soğana benzer olarak, sökümden 2 hafta önce boş varil ile tarlada yuvarlanıp,yaprakların yatması sağlanır. sonra sökülür. sökülen sarımsaklar tarla üzerinde sıra halinde dizilerek, 2-5 gün kurutulur. 1-2 günde bir ters çevirerek kuruma hızlandırılabilir. 

17 Ocak 2013 Perşembe

doğum günü pastam



Annem hep benim doğum günüm yok sizin doğduğunuz gün benim de doğum günüm derdi. Ben de içi geçmiş bir anne lakırtısı derdim ama artık ben de doğum günümü umursamaz oldum.

 Hele bir de kuzucuğumun daha mumları üflenmeden kendime bir pasta yaptırıp da üflemek hiç içimden gelmedi. Doğum günüm babamla aynı gün. Annem kıyamaz ya bana yapmış harika bir pasta. Kreşte arkadaşlarının kutlanan doğum günlerine heveslenip benimki ne zaman ne zaman diye sabırsızlanıp duran kızım artık içinden şöyle demiş olabilir yav annemin  ve dedoşumun bile doğum günü varda benimki niye yok?
Bu süslemeleri yurt dışından almıştım. Ama yapımı çok kolay; biraz kürdan, silikon tabancası ve hayal gücüyle daha niceleri yapılıp, güzel anılarla hatırlanacak pastaların üzerindeki yerlerini alabilir. Boncuklu, fiyonklu, çiçekli çeşitleri yapılıp kullanılabilir.

Sincap Nazik


Ana fikir: Misafirperverlik
Sincap Nazik hanım arkadaşlarına bir davet vermek için hazırlık yapmıştır, ancak aniden bastıran yağmur tüm planları bozar. Fakat Sincap Nazik hanımın aklına bir fikir gelir, evi daha yakın olan arkadaşlarını çağırır ve eğlenir...Kitabın sonunda bir oyun var şemsiye, güneş gözlüğü ve eldiven hangi havalarda kullanılır onu öğretiyor. Bu seriyi zaten kızım çok seviyor. Çok uygun fiyatı ve her yerde bulmak da mümkün. Hatta arka kapakta tüm serinin kapak fotoğrafları var bu bizde var anne şunu da alalım diye onları incelemeyi bile çok seviyor.


16 Ocak 2013 Çarşamba

benim miniğim de artık meraklı.........



Meraksız minik yoktur, bıkmayan anne vardır...



Bu ay meraklı minik bizi çok mutlu etti. Asıl alış amacımı itiraf edeyim: 2007-2012 arşivi DVD' si en azından kızım büyüyünce açar bakar bakar eğleniriz diye düşündüm. Baktım ki bizimki okuyor, oynuyor ve sevmiş...Bu sayıyı o yüzden şiddetle tavsiye ediyorum.
Bu arada günlerdir yazamamamın büyük bir sebebi var . Zor günler yaşadık, üzüldük, kırıldık, şaşırdık ama ne olursa olsun sağlıktan kıymetli bir şey yok şu hayatta. Düştüysek kalkarız daha ölmedik ya...

15 Ocak 2013 Salı

soğan yetiştiriciliği, soğan bakımı, soğan bitkisi

soğan yetiştirme teknikleri


TOPRAK: süzgeç toprak ister.
organik soğan yetiştirme
soğanlar

EKİM TARİHİ: MART-NİSAN
HASAT TARİHİ:  AĞUSTOS EYLÜL

HASAT: yeşil soğanların yaprakları ara ara kesilir. yemeklere, salatalara organik ev yapımı olarak sunulabilir. soğan bitkisi rüzgarda kuruduktan sonra hasat edilir.
kurutma: 20c derece de kuruyana kadar beklenilmelidir.

KÖK YAPISI: max. 50-60 cm ye iner. kökler düşey iner. yanlama gitmez. bu yüzden, sık dikim yapılabilir.

ÇİÇEKLENME: 2. yada 3. yılda oluşur. 2. veya 3. yılda tohuma kaçar. bir dahaki senelerde bu tohumlardan yararlanılır.
ÇİMLENME: tohum 2 hafta ile 4 haftaya kadar çimlenecektir. genelde 15 gün yeterlidir.
kuru soğan
kuru soğan
tohumdan hasada 150-200 gün süre gereklidir. 


SULAMA: soğan gelişme döneminde suya ve 18-20 derece sıcaklığa ihtiyaç duyar. baş bağlama* döneminde ise, 23-26 derece ideal sıcaklıktır. baş kuruma döneminin ise kurak olması istenir. yoksa soğanlar, yeniden kök verebilir.

*:baş bağlama: soğan oluşturma anlamındadır.

patates yetiştiriciliği , patates yetiştirme

PATATES YETİŞTİRME, PATATES BAKIMI, PATATES SULAMA, PATATES DİKME ZAMANI 


TOPRAK: genelde 30-40 cm derinliklerde yetişmekle beraber, 1 m. derinliğe inebilir. 

SICAKLIK: 30 derecenin üzerinde yumru büyümesi durur. 

PH:6-6,5

GÜBRE: çiftlik gübresini çok sever. azot gübresine de ihtiyacı fazladır.

DİKİM: yumrular dikilmeden önce uyandırılmalıdır. yani; karanlık / hafif sıcak ortamda bekletilerek; gözlerin uyanması sağlanır. gözler filizlendiğinde , yumrular dikilebilir. üstünde çok fazla filiz gelişen yumrular dikildiğinde daha iyi olur. ilk baharın son donlarından sonra dikilir. (mart-nisan/ ege, akdeniz bölgesi için) 
yumrular 12-18 cm derinliğe dikilir.dikim yapılacak toprak, oldukça nemli, gevşek ve hafif olmalıdır. normal nemde yumrular çabuk çıkar. fazla sulama yapılmamalıdır.

SULAMA: yetişme devresinde 300-450 mm lik su ihtiyacı vardır. kur ve devamlı esen rüzgarlardan hoşlanmaz.

ÇAPA: 3-5 yaprak çıktığında, yüzlek çapa yapılmalıdır.20 şer gün ara ile çapa ve boğaz doldurma yapılmalıdır.

HASAT: 70- 140 gün arasında yetişir. yumruyu dikmeden filizlendirme 4-6 haftayı bulur (karanlıkta filizlendirildikten sonra 1-2 cm büyüklüğüne ulaştığında, bol ışıkta filizler yeşillenmelidir. ondan sonra dikim tamamlanır.  kuru toprakta hasat yapılır. çapa ile hasat edilir.

not: aynı yerde üst üste yıllar patates ekilmemelidir. baklagillerden sonra ekilmesi faydalıdır.

filizlenmiş patates
filizlendirdiğim patatesler




14 Ocak 2013 Pazartesi

Yoğurdun faydaları nelerdir?


Yoğurdun faydaları saymakla bitmiyor

Yoğurdun faydaları saymakla bitmiyor

Türk damak tadının vazgeçilmezi olan yoğurt, insan sağlığı açısından kaynağı sütte bile olmayan faydalara sahip

Yoğurt; potasyum,  fosfor, riboflavin, iyot, çinko ve B12 vitamini bakımından zengin. Aynı  zamanda yağda eriyen vitaminler, görme fonksiyonlarına katkısı olan A vitamini ve bağışıklık sistemini güçlendiren E vitamini içeriyor.

Yoğurdu normal öğünlerde diğer yemeklerle birlikte veya öğün aralarında yiyebilirsiniz. Öğün aralarında yemeyi tercih ediyorsanız meyve, salata ve ya  çiğ sebzeler eşliğinde tüketebilirsiniz. Böylece günlük vitamin ihtiyacınızın büyük bir bölümü karşılamış olursunuz. Damak zevkinize göre yoğurdun içine küçük parçalar halinde meyveler katarak da yiyebilirsiniz.

Yoğurt zengin besin değeri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir.

Yörsan Beslenme ve Diyet Uzmanı Nilüfer Hakarayan bu konuda şunları söyledi: “Yoğurt zengin besin değeri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcıdır. Bu özelliği nedeniyle vücudumuzu kanserden, mide ve bağırsak hastalıklarından, mide, kolon ve ince bağırsak kanserlerine kadar birçok hastalıktan korunmasında yardımcı olur. Yoğurt kolesterol emilimini azaltır, probiyotik aktiviteye sahiptir ve çocukların bulaşıcı karaciğer iltihabı (hepatit) hastalıklarının tedavilerinde yardımcı olarak .Ayrıca yoğurt, bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların yaşamasını engeller.” dedi

KAS GELİŞİMİNE YARDIMCI OLUR

Yörsan Beslenme ve Diyet Uzmanı Nilüfer Hakarayan’ın verdiği bilgilere göre; yoğun  egzersiz çalışması sonrasında protein içeriği yüksek yoğurt, iyi bir seçim. Protein, kasların kendini toparlaması için gerekli.  Ayrıca yoğurtta bulunan  karbonhidrat, ağır egzersiz sonrası kaslarda azalan   depoları dolduruyor.  

YOĞURT KALSİYUM DEPOSUDUR

Kalsiyum, güçlü kemikler ve sağlıklı dişler için önemli. Vücut yeterli kalsiyum aldığında bu, doğrudan kemikler için kullanılıyor. Yoğurt kalsiyumun çok iyi bir kaynağı ama az yağlı olanları daha çok kalsiyum içeriyor. 1 kase tam yağlı yoğurtta kalsiyum oranı, 330 mg.’ken 1 kase light yoğurtta 350 mg.

OSTEOPOROZU ÖNLÜYOR

Kemiklerin kütle kaybetmesine yol açan, yaygın görülen kemik metabolizması hastalığına deniyor. Osteoporoz-beslenme ilişkisi incelendiğinde, karşımıza yetersiz kalsiyum tüketimi ve D vitamini alımı çıkıyor. Yoğurttaki kalsiyum ve D vitamini kombinasyonu avantaj yaratıyor. Yörsan Beslenme ve Diyet Uzmanı Nilüfer Hakarayan’ın verdiği bilgilere göre; Kalsiyum kemiklerin güçlenmesini sağlarken,   D vitamini kalsiyumun depolanmasına yardımcı oluyor.

GÜZELLİĞİNİZE GÜZELLİK KATIN

Güzellik için de çok önemli bir besin kaynağı olan yoğurdun cilde müthiş bir parlaklık kazandırdığını da belirtmek gerekir. Yörsan Beslenme ve Diyet Uzmanı Nilüfer Hakarayan’ın verdiği bilgilere göre; yoğurdun  kas kütlesini koruyucu ve yağ yakımına yardımcı olması özelliği nedeniyle formda kalmaya yardımcı oluyor. Ayrıca yoğurt, doğal bir nefes kokusu ve diş taşı önleyicisidir. Ayrıca kilo vermek ve özellikle karın bölgesindeki fazla kilolardan kurtulmak isteyenler için de ideal bir besindir.

Kaynak: POSTA

Dünya nüfusunu tehdit eden hastalık


Dünya nüfusunu tehdit eden hastalık: Tüberküloz












Dünya nüfusunu tehdit eden hastalık: Tüberküloz

Her yıl 8,4 milyon insan bu hastalığa yakalanıyor

Dünya nüfusunun üçte birini tehdit eden, insanlık tarihinin en eski hastalıklarından biri olan Tüberküloz, günümüzde de milyonlarca insanın ölümüne neden oluyor. Veremle Savaş Haftası dolayısıyla Central Hospital’dan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mübeccel Akman uyarılarda bulunuyor: “Tüberküloza yakalandığını fark etmeyen bireyler doktora geç gidiyor. Bu durum hastalığın daha da çok yayılmasına ve organların hızlıca tahrip olmasına neden oluyor.”

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl yaklaşık 8,4 milyon insanın yakalandığı tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis adlı mikrop ile oluşuyor ve hızlıca diğer insanlara da bulaşıyor. Central Hospital’dan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mübeccel Akman tüberküloz hastalığının solunum yoluyla bulaştığını söylüyor ve ekliyor: “Hastaların öksürmesi, hapşırması, konuşması ile solunum yolu salgıları damlacık şeklinde havaya atılır. İçinde tüberküloz basilinin bulunduğu bu damlacıkların solunması ile sağlıklı bireyler de etkilenebilir. Ancak enfeksiyon alan her kişide mutlaka hastalık gelişmez. Alınan basiller kişiyi hastalandırmaksızın vücutta saklı kalır ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşur. Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem ilk iki yıldır. İlk iki yılda yüzde 5, sonrasında yüzde5 olmak üzere, yaşam boyu hastalık gelişme riski yüzde 10 dur. Bulaşma açısından en riskli kişiler hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarıdır. Kaşık, çatal, bardak gibi yemek gereçleri, giysiler, çarşaflar gibi eşyalar ile bulaşma olmaz.”

Uzm. Dr. Mübeccel Akman tüberküloz hastalığının belirtilerini şu şekilde sıralıyor: “Genel yakınmalar ve akciğere özgü yakınmalar olarak iki grupta toplanabilir. Genel yakınmalar; özellikle akşama doğru yükselen ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, iştahsızlık ve halsizliktir. Akciğere özgü yakınmalar ise; iki haftadan uzun süren öksürük, balgam çıkarma, değişken miktarda kan tükürme, göğüste ağrı ve nefes darlığıdır. Yakınmalar genellikle hafif başlar, yavaş ilerler. Hastalar bu yakınmaları başka nedenlere bağlayabilir ve doktora geç gidebilir. Bu durum hastalığın daha çok yayılmasına ve tutulan organın daha fazla tahrip olmasına neden olur. Bu arada hasta çevresine mikrop saçar ve daha çok kişinin enfeksiyona maruz kalmasına sebep olur. Bu nedenle; özellikle iki haftadan uzun süren öksürük ve diğer yakınmaları olan kişilerin en kısa zamanda sağlık merkezine başvurmaları çok önemlidir.”

Tüberküloz basiline karşı etkili olan güçlü ilaçların bulunmasından önce, tedavinin temelini iyi beslenme, istirahat ve uzun süreli sanatoryum tedavisinin oluşturduğunu söyleyen Uzm. Dr. Akman ekliyor: “Günümüzde tüberküloz basilini öldüren çok güçlü ilaçlar var. Mikropları etkili bir şekilde öldürmek ve ilaçlara direnç gelişimini önlemek için tedavide dört çeşit ilaç birlikte kullanılıyor. Tedavi süresi altı aydır. Tedavinin ilk iki ayından sonra ilaç sayısı azaltılır. Bazı özel durumlarda tedavi süresi uzatılabilir. Tedavinin her gün düzenli olması önemlidir. Düzenli tedavi hem hastanın iyileşmesini sağlar hem de bulaşıcılığı hızla önleyerek toplum sağlığını koruma altına alır.”

Düzenli İlaç Kullanımıyla Tedavi Mümkün

Tüberkülozda düzenli ilaç kullanımı her şeyden önemli. Bunun için “Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT)” ile hastalara her doz ilaç, bir görevli tarafından içirilir. DGT’ye gerek duyulmasının temel nedeni; hastaların bir kısmının en az 6 ay sürecek bir tedaviyi düzenli sürdürememesidir. Hangi hastanın ilaçlarını, düzenli kullanıp kullanmayacağı öngörülemeyeceğinden; tüm tüberküloz hastalarına DGT yapılması gerekir. Ülkemizde birçok ilde DGT başlatılmıştır. Bu hastaların ilaçları; evlerine en yakın sağlık kuruluşu tarafından gözetim altında içiriliyor. Kaynak: Milliyet

Horlama nasıl tedavi edilir?


Horlamaktan mı şikayetçisiniz?

Horlama ve uyku-apne sendromu, bilinenin aksine sıkça karşılaşılan bir sağlık problemidir.

Bu problemi, sadece uykuda ses çıkarmak ve uykuda nefessiz kalmak şeklinde algılamak yanlış olup, bunun toplumsal hayata ve kişinin genel sağlığına olan etkilerini iyice anlamak gereklidir..

Hastalığın tedavisinde en önemli aşamanın hangi hastaların ameliyattan fayda göreceğine karar vermek olduğunu söyleyen Anatomica Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Şenol Civelek, bunun için de iyi bir fiziki muayene yapılarak ve bütün dünyada uygulanan anket soruları (Epworth Skalası) kullanılarak fikir sahibi olunması, teşhisten sonra en önemli basamağın ise hastaya ne tür ameliyat yapılacağının planlanması olduğunu iletiyor.

Civelek, hastalıkla ilgili şunları belirtti: ‘’Horlama ve apne uykuda meydana gelir. Bu nedenle, hastalığı uykuda izlemek en doğru yöntem olacaktır. Yapılan araştırmalarda horlama ve apne hastalarının ameliyatla yapılan tedavilerde başarı oranları %7 lere kadar düşmektedir. Bunun en önemli nedeni, yanlış bölgelere yapılan cerrahilerdir. Örneğin sadece damağa yapılan ameliyatlarla iyileşme görülmediğinde fark etmekteyiz ki, bu durumlarda çok seviyeli cerrahilere (damak, dil kökü, burun gibi) ihtiyaç duyuluyor. Ameliyat öncesi yapılan uyku endoskopisi sayesinde, hastalar, hastalığa neden olan bölgelerden ameliyat edilmektedir. Burada hasta, ameliyathane şartlarında anestezi uzmanı kontrolünde uyutularak izlenir. Bu esnada, hastanın burnuna girilerek fleksibıl endoskopiyle kayıt yapılır. Böylelikle, hastanın tam uykuya dalıp horladığı ve apnelerinin olduğu esnada üst solunum yollarının hangi bölgesinde daralma olduğu gözlenir ve buna göre ameliyat planlanır’’
 
Kaynak: Milliyet