20 Ekim 2012 Cumartesi

SORUNLARINIZI ÇÖZEMİYORSANIZ ERTELEYİN

   Sorunlar hayatımızın hangi döneminde yok ki... Bunları kategorize etmek mümkün: günlük problemler, iş yerindeki sıkıntılar,çocuğun okul problemleri, her aysonu maddi  sıkıntılar, ailevi sorunlar... Ben burada tabi ki günlük ya da dönemsel sıkıntılarda bahsetmiyorum. Çünkü bunları mümkün olduğunca çabuk çözmelisiniz ki ilerde çok daha büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmasınlar. Örneğin, ders çalışmak istemeyen çocuğunuzla bir an önce ilgilenmelisiniz. Yoksa derslerin ucu bir kaçar ki üniversite ya da lise giriş sınavlarında ne yaparsanız yapın ne o disiplini verebilirsiniz ne de temeli.
   Ben burada beklenmedik şekilde bir anda hayatımıza çöküveren ve bizi tepetaklak eden, elimizden o an hiçbir şeyin gelmediği, bizim dışımızda gelişen ama bizi derinden etkileyen sorunlardan bahsediyorum. Eğer böyle bir durumun içindeyseniz ve o an yapacak pek bir şeyiniz yoksa yapabildiğiniz kadarını yapın ve gerisini düşünmemeye çalışın. Yalnızca sorunun daha çok büyümesini engelleyin ve bekleyin, zaman size yol gösterecektir. Bazen hastayı yalnızca stabil tutmaya çalışmak yapılabileceklerin en iyisidir, iyileştirme çabalarına sonra bakılır.
    Bir yakınım bundan 10 yıl önce eşinden ayrılmıştı, çalışıyordu. 3 yaşında bir oğlu vardı, oğluna bakacak kimse yok, o an için yuvaya verecek parası yoktu. Oturduğu evin masrafları çok olduğu için acilen daha uygun bir eve taşınması ve hayatıyla ilgili daha bir çok önemli değişiklik yapması gerekiyordu. Ben de yaz tatili sayesinde oğluna bakmak için bir süre yanında kaldım. O durumda kim olsa çok daha fazla zorlanır, hatta yıkılırdı belki ama... Tanıdığım bu hanım da oldukça yıpranmıştı ve sürekli kafasından 3-5 ay sonrasının bile tekrar tekrar hesabını planını yapıp kendisini daha da çok yıpratıyordu. O an için yapabileceği tek şey maddi durumunun daha fazla çökmesini engelleyip, acilen daha uygun bir yere taşınmasıydı ve lojman başvurusuna cevap bekliyordu. Her akşam saatlerce düşünüp gittikçe daha çok çaresizlik hissediyor ve endişeleniyordu.
Sonunda kendisine sorunlarını ertelemesini önerdim. Şuan yapabileceği tek şey, lojmandan haber beklerken, olumsuz olursa bir kaç alternatif plan yapıp beklemekti. Oğlunun 3 ay sonra gideceği kreşi ya da ona bulacağı bakıcıyı, boşanma davasını kimin açacağını, işe nasıl gidip geleceğini planlaması bu durumda mümkün değildi. Öyleyse şimdiden bunları düşünüp kendini yıpratmanın anlamı yoktu ki insan zaten bu kadar her şeyi bir anda bir panikle çözmeye çalışınca, aksine çok daha çıkmaza giriyor. Sağolsun, büyük küçük demeden insana çok önem veren, dediklerini ciddiye alan biri olduğu için benim söylediğimi dikkate aldı ve denedi. Tabi öyle mucize bir etkisi olmasa da daha sakin olmasını, daha sağlıklı düşünmesini ve çok fazla kendisini yıpratmamasını sağladı.
    Kısa bir süre sonra lojman başvurusu kabul edildi, şehir dışından annesi oğluna bakmak için geldi ve 3 ayın sonunda eşiyle tekrar barıştı. Yani zaman sorunların bir kısmını kendi halletti bir kısmı için de yol gösterdi.
    Şimdi düşünüyorum, o yaşta o tavsiyeyi nasıl verdim diye ve fark ettim ki benim bütün hayatım bu şekilde geçmiş. Küçüklüğümden beri; annemin babamın ayrı olmasıyla başlayan sorunlarım, gittikçe şekil değiştirerek, şiddetini artırarak büyüdü. Çoğu zaman yapabileceğim bir şey yoktu ve ben yalnızca sorunlarımı erteleyerek bekledim. Şimdi benim ve çevremdeki herkesin inancına göre yaşadıklarımdan çok az yara alarak ve yıpranarak çıktım. Hala güler yüzlü, çocuk ruhlu, hayattan tat alan, çocuğunu ve eşini çok seven, onlarla mutlu olabilen, kimseye kin ya da nefret duymayan biri olabilmek... Sorunlarından ciddi yaralar almamakla mümkündür herhalde.
     Eğer size doğru gelen bir ok görürseniz ve kalkanınız yoksa zamanı durdurun ve rüzgarı bekleyin...

İyi geceler dilerim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder