27 Ekim 2012 Cumartesi

BAĞIRAN ANNE OLMAYIN!

   Çocuğunuza bağırırken hiç onun ne kadar korkmuş ya da üzülmüş olduğunu farkettiniz mi? Ona şimdi ve gelecek yaşamında ne kadar zarar veriyor olabileceğinizi hiç düşündünüz mü? Eğer bu sorulara "Aman benim ki umursuyor da sanki bağırmamı" cevabını veriyorsanız bunun da sizin hatanız olabileceği hiç aklınıza geldi mi? Anneler bağırmalarına bahaneler bulur durur; "çok yaramaz, laftan anlamıyor, benim derdim başımdan aşkın, 5 çocuğum var hangisine yetişeceğim..." Aslında bunlar hep vicdan rahatlatması, kendini kandırmacadır... Hatta uğraşamadıklarını ya da baş edemediklerini öne sürerken aslında onları bağırarak daha da baş edilmez hale getirirler. Sizin çok işinizin olması çocuğunuzun suçu ya da 5 çocuğunuzun olması çocuğunuzun seçimi değildir. Hele ki bilinçli ya da bilinçsiz, hayatındaki başka olumsuzlukların acısını çocuğundan çıkarmak için bağırmalardan hiç bahsetmiyorum. Tabi ki bazen bu küçük haylaz melekler insanı çileden çıkartabilirler. Böyle ender bağırmalar olduğunda ondan özür dileyerek gönlünü alın. Kendisini değersiz hissetmesine ya da onu sevmediğinizi düşünmesine fırsat vermeyin. Gelelim bağırmanın çocuğunuz üzerindeki olumsuz etkilerine;

  1. Sizin kendisini sevmediğinizi, ona bakmak istemediğinizi düşünür.
  2. Özellikle küçük yaşlarda çocuklar kendilerini yalnız ve çaresiz hisseder, korkarlar. Zaten eğer küçük yaşlarda  bu bağırmalara maruz kalırlarsa ilerde bu bağırmaların hiç bir etkisi kalmaz çocuk duyarsızlaşır.
  3. Bağırmak çocuğun isyan etmesine ve daha çok diklenerek meydan okumasına sebep olur.
  4. Özgüven eksikliği, kekeleme, yalan söyleme, çalma gibi kişilik bozuklukları baş gösterir.
  5. Anlaşılmadığını düşünerek içe kapanık olur.
  6. Duyarsızlaşır ve anneyle bağlarını koparmaya başlar.
  7. İleri boyutlarda annesinden nefret edebilir ki bu onun tüm kişiliğini ve ilerideki hayatında bütün insanlarla ilişkisini olumsuz etkiler.
  8. Agresifleşir ve kendisi de sorunlarını mantıklı bir şekilde çözemeyen, bunun yerine bağırmayı seçen biri haline gelir.
  9. Birinin size sürekli bağırdığını düşünün... Elinizi kolunuzu nereye koyacağınızı şaşırır, büyük bir stres altına girer, kendinizi sürekli gergin ve baskı altında hissetmez miydiniz?
   Arama istatistiklerine baktığımda "bebeklere bağırmanın sonuçlarının" çok aratıldığını gördüm. Bebeğinize bağırmanızın zararlı olup olmadığını sorgulamak bile yanlış bana göre. İlk 6 ayında anne şefkati ile, sakin-huzurlu bir ortamda büyütülen, ağlatılmayan çocukların; ilerki yaşamlarında çok daha mutlu özgüveni yüksek ve iyimser bireyler oldukları, araştırmalarla ispatlanmış. Peki bırakın kendisine bağırmayı, yanında başkasına bile bağırılan bebeğe sizce bu huzur ve sükunet dolu ortamı sağlamış olur muyuz?

         PEKİ BAĞIRMAMANIN FAYDALARI NELERDİR?

    Çocuğunuza bağırmadan yaptığı hareketin yanlış olduğunu açıkladığınızda; ona sindirmeden, birşeyler öğreterek doğruları yapmasını sağlarsınız. Çocuğunuz kendisine olan güveninizi boşa çıkarmamak için çabalar. Aranızdaki o çok güçlü anne-evlat bağını daha da güçlendirirsiniz.
Aranızdaki kısır döngü çekişmeler biter, siz ve çocuğunuz daha sakin ve mutlu günler geçirirsiniz. Özgüveni, mantık-muhakeme yeteneği, doğru-yanlış kavramı daha yüksek, daha bilinçli bir çocuk yetiştirirsiniz. Gün içinde yaşanan sinir harbi azalır. Annelik şefkat, sabır, özveri demektir.
Karar sizin: Çocuğunuz ilerde sizinle yaşadığı güzel ve mutlu günlerini mi ansın?
                    Yoksa sizin ne kadar kötü bir anne olduğunuzu anlatıp duran bir sosyopat mı olsun?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder